PALMALİ -SOCAR TEKFEN İNŞAAT'IN YARISINI ALIYOR

7 Eylül 2008 Pazar

PALMALİ -SOCAR TEKFEN İNŞAAT'IN YARISINI ALIYOR


Haber: Palmali -Socar Tekfen İnşaat'ın Yarısını Alıyor
Resmi büyütmek için tıklayın

Tekfenat'ın Yüzde 50'sinin, Azeri Palmali ve Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi Socar Tarafından 520 Milyon Dolara Satın Alındığı Öğrenildi.


Tekfenat’ın yüzde 50’sinin, Azeri Palmali ve Azerbaycan devlet petrol şirketi Socar tarafından 520 milyon dolara satın alındığı öğrenildi.

Bu anlaşma karşılığında Palmali ve Socar ortaklığı, beş yıl boyunca Tekfen İnşaat’a 37 milyar dolarlık inşaat işi verecek.

AZERİ Palmali ve Azerbaycan devlet petrol şirketi Socar’ın, Tekfen İnşaat’ın yüzde 50’sini satın aldığı öğrenildi. Tekfen İnşaat ve Tesisat A.Ş.’nin yüzde 50 hissesini Azerbaycanlı Palmali Grup ve Azerbaycanlı Socar’ın 520 milyon dolara satın aldığı belirtiliyor.


37 milyar dolarlık iş

Bugün İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’na (İMKB) bildirilecek satın alma işlemiyle Tekfen Grubu, Azeri ortaklarıyla yoluna devam edecek. Bu anlaşma karşılığında Palmali ve Socar ortaklığı, beş yıl boyunca Tekfen İnşaat’a 37 milyar dolarlık inşaat işi verecek. Toplam beş yıl sürecek inşaat işleri arasında Azerbaycan ve Türkiye ağırlıklı olmak üzere tüm dünyada petrol alanındaki inşaat işleri de yer alıyor. Tekfen Grubu, rafineri, petrol kimya tesisleri, inşa ve yapım işlerinin hepsini gerçekleştirecek.

Türkiye üs olacak

Palmali’nin sahibi Azeri kökenli genç işadamı Mubariz Mansimov. Mansimov, Petrol taşımacılığından liman işletmeciliğine, futbol kulübü sahipliğinden inşaatçılığa kadar pek çok işle uğraşıyor. Azeri işadamı Mübariz Mansimov’un kurduğu dünyanın önde gelen tanker gemi filolarından birine sahip Palmali Holding, önümüzdeki yıllarda 1.3 milyar dolarlık yatırımla Türk bayraklı gemi filosunu büyüterek, 2008’de merkezini Malta’dan İstanbul’a taşıyacağını açıklamıştı. Palmali’nin halen filosunda 116’sı petrol taşıma tankeri, 14’ü de kuru yük olmak üzere toplam 130 gemisi bulunuyor.

300 projeye imza attı

Boru hattı ve petrol platformu olmak üzere 300’e yakın büyük projeye imza atan ve Fas’ın tek rafinerisi olan Samir’in yenileme inşaatını sürdüren Tekfen Taahhüt Grubu, mühendislik, malzeme tedariki ve inşaat işlerinin bütününü kapsayan "anahtar teslim müteahhitliğe" yoğunlaşıyor. Tekfen, Petkim ihalesini Turcas Grubu’yla birlikte kazanan Socar’ın ortakları arasında yer aldığı Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının inşaatını da gerçekleştirmişti. Socar Türkiye’deki ortağı Turcas ile birlikte Ceyhan’da rafineri kurmak için Enerji Piyasası Denetleme Kurulu’ndan (EPDK izin almıştı. Tekfen Holding’ten 2007 yılı kasım ayında yapılan açıklamada da Ceyhan’da kurulacak bir rafineride yüzde 10 pay sahibi olunmasının planlandığı ifade edilmişti.

DÜNYA AYÇİÇEK ÜRETİMİ 4 MİLYON TON ARTTI, YAĞ FİYATI YÜZDE 30 DÜŞTÜ

DÜNYA AYÇİÇEK ÜRETİMİ 4 MİLYON TON ARTTI, YAĞ FİYATI YÜZDE 30 DÜŞTÜ


Haber: Dünya Ayçiçek Üretimi 4 Milyon Ton Arttı, Yağ Fiyatı Yüzde 30 Düştü
Resmi büyütmek için tıklayın

Küresel Isınmanın Etkisinin Bazı Tarım Ürünlerinde Azalması, Ekilebilir Alanların Genişlemesi ve Petrol Fiyatlarının Düşmesi, Bitkisel Yağ Fiyatlarını da Düşürdü. 2007'ye Göre Dünyada 4 Milyon Ton Fazla Üretilen Ayçiçek Fiyatları Düştü. Böylece Haziranda 20 YTL Olan 5 Kilogramlık Ayçiçek Yağı, Bugün 14 YTL'ye Geriledi.


Küresel ısınmanın etkisinin bazı tarım ürünlerinde azalması, ekilebilir alanların genişlemesi ve petrol fiyatlarının düşmesi, bitkisel yağ fiyatlarını da düşürdü. 2007’ye göre dünyada 4 milyon ton fazla üretilen ayçiçek fiyatları düştü. Böylece haziranda 20 YTL olan 5 kilogramlık ayçiçek yağı, bugün 14 YTL’ye geriledi.

GEÇTİĞİMİZ yıl ocak ayında başlayan ve haziran ayına kadar tarihin en yüksek tırmanışını yapan bitkisel yağ fiyatları son üç ay içerisinde yüzde 30 geriledi. Fiyat inişi yüzünden tüketicinin aklına "Başka bir yağ mı piyasaya sürülüyor" sorusu gelse de, asıl neden ayçiçek üreticisi ülkelerde ekilebilir alanların genişlemesi oldu. Üretici ülkelerde rekolteler 2007 yılına göre yüzde 20 arttı. Sadece ayçiçek üretimi 2007 yılına göre 4 milyon ton artış gösterdi. Küresel ısınma etkileri de 2008 yılında bitkisel yağ fiyatlarını etkilemedi. Haziran ayında perakende fiyatı 20 YTL olan 5 kilogramlık ayçiçek yağı, bugün 14 YTL’ye kadar geriledi.


Rekolte 900 bin ton

Türkiye’de geçtiğimiz yıl 700 bin ton olan ayçiçek rekoltesinin bu yıl 900 bin ton beklendiğini belirten Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği (BYSD) Başkanı Edip Uğur, şu bilgileri verdi: "2007 yılında bitkisel yağ fiyatları dünya genelinde hızla arttı. Bunun en büyük sebebi, doların değer kaybetmesiyle birlikte gıdaya yatırım yapan fon şirketleri oldu. Ayrıca petrol fiyatları da yükseldi. Bunun yanı sıra kuraklık rekolteyi düşürdü ve bitkisel yağ fiyatları arttı. Ancak bu yıl tam tersi bir durum yaşanıyor. Kuraklığın etkilerinin azaldığını görüyoruz. Ayrıca petrol fiyatları da düşüyor. Buna paralele olarak yağ fiyatları da geriledi."

AB üretimi 6.1 milyon

Fiyatların düşmesinde Rusya, Ukrayna, Romanya ve Bulgaristan gibi ülkelerin rekolte artışlarının da sebep olduğunu anlatan Edip Uğur, şu değerlendirmeyi yaptı: "Geçtiğimiz yıl Ukrayna’nın ayçiçek rekoltesi 4.3 milyon tonu buluyordu. Bu yıl bu rakamın 5.5 milyon ton olacağı tahmin ediliyor. Rusya’da da 1.1 milyon tonluk bir artış söz konusu. Çin ve Hindistan’daki üretimin 500 bin ton artması bekleniyor. Ayrıca tüm Avrupa Birliği’ne bağlı ülkelerde ayçiçek rekolteleri bu yıl yükselecek. Geçtiğimiz yıl 4.5 milyon ton üretim yapan AB ülkeleri bu yıl 6.1 milyon tonluk rekolte bekliyor. Bu rakamlar fiyatları etkiliyor."

1 tonu 700 YTL

Ayçiçek rekoltesinde bu yıl önemli bir artış beklendiğini vurgulayan Edirne Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Yardımcı, şöyle konuştu: "Ekim sahalarının genişlemesi bitkisel yağ fiyatlarını düşürdü. Bununla birlikte Trakya Birlik dengeleyici bir fiyat verme yolunu seçti. Bu yıl 1 ton ayçiçek yağının fiyatı 765 YTL oldu. Bunun yanı sıra serbest piyasada fiyatlar daha da düşük seyrediyor. Bugün 1 ton ayçiçeğin fiyatı 700-740 YTL arasında alıcı buluyor. Eğer ithalat fiyatları da ucuzlarsa düşüş devam edebilir."

Bitkisel yağ fiyatları petrolle el ele çıkmıştı

2007 yılında bitkisel yağ fiyatlarının artışını petrole bağlayan Edirne Yağ Sanayi Genel Müdürü Mehmet Edip Ağaoğulları, şu değerlendirmeyi yaptı: "Bitkisel yağ fiyatları petrol fiyatlarıyla paralel yükseliyor. Çünkü artık bu yağlar biyo yakıt olarak da kullanılıyor. 2007 yılında böyle bir artış yaşandı. Petrol fiyatlarının düşmeye başlaması, küresel ısınmanın etkilerinin azalması ve dünyadaki üretici ülkelerde yüksek çıkan rekolteler fiyatları etkiledi. Bugün perakende fiyatlarında yüzde 30’luk bir düşüş söz konusu."

26.4

milyon ton üretim olacak

2007 yılında dünyada yağlı tohum üretiminin 385 milyon ton olduğuna dikkat çeken Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği (BYSD) Başkanı Edip Uğur, şu bilgileri verdi: "Bu rakam bu yıl 410 milyon tona ulaşacak. Ayçiçek üretimi de 2008 sonunda 22.5 milyon tondan 26.4 milyon tona yükselecek. Üretim arttıkça fiyatlar da hızla düşüş gösteriyor. Bundan sonraki süreçte küresel ısınmanın ve petrol fiyatlarının etkilerini görmezsek fiyatlar bu seviyede seyreder."

Hangi yağın fiyatı ne kadar düştü

Ürün (5 kg)Haziran Eylül (YTL)(YTL)

Ayçiçek yağı 20 14

Mısırözü yağı 24 17.5

Soyayağı 20 17

Kanola yağı 18 14

Ayçiçek rekoltesi (milyon ton)

Ülke 2007 2008

Ukrayna 4.3 5.5

Bulgaristan 0.7 1

Rusya 5.8 6.9

Romanya 0.8 1.2

Arjantin 4.6 4.7

Türkiye 0.7 0.9

Çin 1.8 2

Hindistan 1.3 1.5

AB’ye uyum reformları yabancıların sigorta sektörüne ilgisini artırdı

AB’ye uyum reformları yabancıların sigorta sektörüne ilgisini artırdı




AB’ye uyum reformları yabancıların sigorta sektörüne ilgisini artırdı
Sigorta Şirketleri Birliği Başkanı Hulusi Taşkıran, AB uyum süreci kapsamında gerçekleştirilen reformların yabancı yatırımcıların sigortacılığa ilgisini artırdığını, 2007 sonu itibariyle yabancı sermayenin payının sektörde yüzde 39.2’ye yükseldiğini söyledi.

TÜRKİYE Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği (TSRŞB) Başkanı Hulusi Taşkıran, son yıllarda yabancı sermayenin Türk sigorta pazarına ilgisinin arttığını ve bu ilginin devam edeceğini söyledi. Hulusi Taşkıran, Türk ekonomisinde yaşanan olumlu gelişmelerin, Avrupa Birliği (AB) uyum süreci kapsamında gerçekleştirilen reformların ve ülkenin sahip olduğu genç nüfusun yabancı yatırımcıların gözünde Türkiye’yi yatırım yapabilecek bir pazar haline getirdiğini belirtti. Taşkıran, uluslararası finansal aktörlerin serbestçe hareket ettiği bir ortamda 2006 yılında Türk sigorta sektöründe yaşanan birleşmeler ve satın almaların neticesinde yabancı sermaye girişinde önemli bir artış olduğunu, 2007 yılında da bunun devam ettiğini kaydetti. Hulusi Taşkıran, geçen yılın ilk çeyreğinden itibaren de sektöre yabancı sermaye girişinde önemli artış gözlendiğini ifade ederek, şunları söyledi: "Groupama Int., HDI Int., Ergo Group, Liberty Mutual Group, Coface, Atradius, Eureko, BNP Paribas, TBIH Financial, Mapre gibi birçok uluslararası sigorta grubu Türk sigorta sektöründe faaliyet göstermeye başlamıştır. Bu artışın sonucu olarak, 2006 yıl sonu verilerine göre toplam sermaye içinde yabancı ve yabancı ortaklı şirketlerin payı yüzde 25.8 iken bu oran 2007 yıl sonu itibariyle yüzde 39.2’ye yükselmiştir."

GSMH içindeki pay düşük

Hulusi Taşkıran, son dönemlerde Gayri Milli Safi Hasıla’da (GSMH) yaşanan istikrarlı büyüme, AB uyum süreci kapsamında gerçekleştirilen reformların yabancı sermaye ilgisini Türkiye’ye yönelttiğine de değinerek, uzun zamandan beri sektörde eksikliği hissedilen yasal düzenlemelerin AB’deki düzenlemeler dikkate alınarak, çıkartılması sonrasında Türk sigorta sektörünün de bu ilgiden payını aldığını söyledi. Bugün için kişi başına düşen gelirin gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında düşük olması ve ilerleyen dönemlerde gelirin artacağının, bu sayede de tasarruflarda yaşanan artışın sigorta sektörüne yöneleceği beklentisinin yabancı sermayeyi Türk pazarına çektiğinin altını çizen Taşkıran, "Ayrıca sigorta sektörünün GSMH içindeki payının gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında düşük olması, gerekse sigortalanabilir menfaatlerin çok düşük bir kısmının sigortalanmış olması da bu ilgiyi artıran sebepler arasındadır" şeklinde konuştu.

Enflasyon üzeri büyüme

TSRŞB Başkanı Hulusi Taşkıran, sigorta sektörünün bugünkü konumuna da değinerek, sektörün son beş yıllık gelişimine bakıldığında sürekli enflasyonun üzerinde gelişme gösterdiğine dikkat çekti. Taşkıran, 2003 yılında 5.083 milyon YTL olan toplam prim üretiminin 2007 yılı sonunda 10.931 milyon YTL’ye yükseldiğini, aynı şekilde 17.8 milyon adet olan poliçe sayının da 2007 yılı sonunda 34.3 milyon adete çıktığını kaydetti. Taşkıran, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Primdeki bu gelişime rağmen Türkiye’de teknik kárlılık istenen düzeyde değildir. Özellikle prim üretiminin yoğunlaştığı kasko ve trafik sigortalarında istenen sonuçlara ulaşılamamaktadır."

Sigortacılık 2000’li yılların gözde mesleği

TSRŞB Başkanı Hulusi Taşkıran, Sigorta Şirketleri Birliği olarak Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK ile sigorta eğitimi odaklı projeler üzerine görüşmeler yaptıklarını belirterek, şunları söyledi: "İhtiyaç analizleri çerçevesinde bu çalışmalar, daha ziyade meslek yüksekokulları kapsamında sigortacılığı meslek olarak algılanmasını sağlamak ve yaygınlaştırmak amacıyla yapılıyor. Eğitimli, nitelikli teknik personel yetiştirilmesini sağlamak, ülkemizde sigortacılığın 2000’li yılların gözde mesleklerinden kabul edilmesi gerçeği ile nitelikli çalışan sayısını artırıcı ve istihdam yaratıcı çalışmaları sürekli gündemde tutmaya çalışıyoruz."

TÜSİAD, Brüksel'de Rehn ile görüşecek

TÜSİAD, Brüksel'de Rehn ile görüşecek

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) heyeti, bugün AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn ile bir araya gelecek.

TZOB: Hükümet fındıkta tüccarı memnun etti

TZOB: Hükümet fındıkta tüccarı memnun etti




TZOB: Hükümet fındıkta tüccarı memnun etti
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tüccarın Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) açıkladığı fındık fiyatından memnun olduğunu, üreticinin ise zora düştüğünü söyledi.

Bayraktar, "Tüccarın rakibi konumunda olan TMO, fındık fiyatı ve alım politikasını açıkladığında rahatsız olan tüccar değil çiftçi olmuştur. Çiftçinin ’kara gün dostu’ olması gereken TMO, çitçimize dostluğunu göstermeyerek onu üzmüş, tüccarı ise mutlu etmiştir" dedi. TZOB Başkanı Bayraktar, düzenlediği basın toplantısında "Türkiye Kanatlı Sektör Raporu"nu açıkladı. Bayraktar ayrıca fındık alım fiyatlarının açıklanmasından sonra yaşanan gelişmeler ve tarım sektörünün genel sorunlarını değerlendirdi. Bayraktar, açıklanan fiyatın tavan fiyat olduğunu, fındık fiyatında istikrarın sağlanamadığını dile getirerek, serbest piyasada kilo başına fiyatın 1,6 YTL kadar düştüğünü söyledi. TMO’nun kademeli fiyat uygulamasıyla arzı zamana yaymanın politikanın amaçlarından birisi olduğunu kaydeden Bayraktar, "Gerçekte TMO’ya ürün satmak üzere alınan randevuların yüzde 61’inin Eylül-Ekim aylarında olduğu görülmüştür. Çünkü meyilli arazilerde çok zor şartlarda emeğiyle, sermayesiyle üretim yapan, fındıktan başka geliri olmayan çiftçimiz, bankalara, esnafa, tüccara, toplayıcılara borçludur. Bu yüzden ürünü bir an önce satma çabasındadır" diye konuştu.

Müdahale amacına ulaşmadı

TMO’nun uygulanan politikadaki hata ve eksikliği gidermesi gerektiğini kaydeden Bayraktar, "Fındık ve mısır fiyatları TMO’nun açıkladığı fiyatın çok altına düşmüş, müdahale amacına ulaşmamıştır" dedi. Bayraktar, dünya üretiminde ve ihracatta lider olunan fındıkta istikrarlı bir politikaya ihtiyaç duyulduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "TMO açıkladığı fındık politikasıyla çiftçiyi perişan etmiş ve çiftçimiz tüccarın insafına bırakılmıştır. Devletin fedakarlığı boşa gitmiş, ülkemiz ve çiftçimiz kaybetmektedir. Fındığın dünya piyasalarındaki değeri, talep durumu ve üretim maliyeti dikkate alınarak TMO açıkladığı fiyatı yeniden gözden geçirilmelidir. TMO tüccar gibi peşin para ile piyasaya girmeli, üretici randevu almak ve ürün teslim etmek için kuyruklarda sefil olmamalıdır. Üretici teslimatta günlerce kuyrukta beklemekte, hızlı alım yapılarak bu durum önlenmelidir. Bunlar yapılmadığı takdirde tüccar fiyatları daha da aşağı çekecek ve üreticimiz çok daha kötü durumlara düşecektir."

İTO'DAN SGK ELEŞTİRİSİ

İTO'DAN SGK ELEŞTİRİSİ


Haber: İTO'dan Sgk Eleştirisi
Resmi büyütmek için tıklayın

İTO Başkanı Yalçıntaş, 1 Temmuz'da Yayınlanan Genelge ile Özel Hastanelerin SGK Mensuplarının Tedavileri Karşılığında Alacakları Katkı Payının Sınırlandırılmasının Sıkıntılara Yol Açtığını Belirtti.


İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş, 1 Temmuz’da yayınlanan genelge ile özel hastanelerin Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) mensuplarının tedavileri karşılığında alacakları katkı payının yüzde 30 ile sınırlandırılmasının ciddi sıkıntılara sebep olduğunu belirtti.

İTO Başkanı Yalçıntaş yaptığı açıklamada, özel hastanelerin SGK mensuplarından alacağı katkı payını yüzde 30’la sınırlandıran uygulamayı eleştirdi. Yüzde 30 katkı payı ile vatandaşların sağlık hizmetlerine daha ucuz yoldan ulaşmasının hedeflendiğini belirten Yalçıntaş, son dönemde büyük yatırım yapan ve binlerce kişiye istihdam sağlayan özel sağlık sektörü yatırımlarının söz konusu oranla işin altında kalkamayacağını savundu. Yalçıntaş, "Özel hastanelerin maliyetleri, yatırım kapasiteleri ile bulundurdukları tıbbi cihazlar dikkate alınarak fiyat belirlenmesi daha doğru olacaktır" dedi.

Gölge düştü

Hükümetin sağlıkta ilaçların her eczaneden alınması, kamu hastanelerinin birleştirilmesi gibi devrim niteliğinde uygulamalar yaptığını dile getiren Yalçıntaş, son genelge ile bu hizmetlere gölge düştüğünü kaydetti. Yalçıntaş, "SGK devlet hastaneleri için geçerli ücret tarifelerini özel hastanelere uygulamış ve hastalardan alınan farkı yüzde 30’la sınırlandırmıştır. Bu tarihten itibaren sağlıkta tartışma yaşanmaya başlanmıştır. Nitekim birçok büyük hastane SGK mensuplarına hizmet vermeyi durdurmuştur" diye konuştu. SGK tarifesinin gerçekte kamu hastaneleri için çıkarıldığını söyleyen Yalçıntaş, devlet hastanelerinin doktor, personel maaşı, bina ve ekipman yatırımlarını genel bütçeden almalarına karşın, özel hastanelerin tüm yatırımlarını kendi imkanlarıyla yaptıklarını kaydetti. Yalçıntaş, son uygulamadaki fiyat tarifesine de değinerek, "Poliklinik muayene ücreti 15.5 YTL olarak uygulanıyor. Bunun gibi birçok teşhis ve tedavi fiyatları da günümüz şartlarıyla örtüşmüyor. Öte yandan, tedavi ücretlerini SGK’den 90 günde alabilen özel sağlık kuruluşları, çalışanlarının maaşlarını ise her ay ödemek zorundalar. Bu şartlar altında bu kuruluşların layıkıyla hizmet vermesine imkan yoktur" dedi.