İngiltere: Son 60 yılın en kötü ekonomik krizini yaşıyoruz

31 Ağustos 2008 Pazar

İngiltere: Son 60 yılın en kötü ekonomik krizini yaşıyoruz




İngiltere: Son 60 yılın en kötü ekonomik krizini yaşıyoruz
İngiltere Maliye Bakanı Alistair Darling, İngiltere’nin son 60 yıldaki en kötü ekonomik krizle karşı karşıya olduğunu söyledi.

Darling, Guardian gazetesine verdiği demeçte, "ekonomik durgunluğun çok derin ve insanların düşündüğünden çok daha uzun süreceğini" belirtti. "İngiltere ve dünyanın karşı karşıya bulunduğu ekonomik koşullar, son 60 yıldaki en kötüsü" diyen Darling, seçmenlerin 11 yıldır iktidarda bulunan İşçi Partisi’nin ekonomi yönetimine kızgın olduklarını bildiğini kaydetti. Darling, "Açıkça konuşmak gerekirse gelecek 12 ay İşçi Partisi’nin en zor 12 ayı olacak. Bize üç seçimi kazandıran coşkuyu yeniden keşfetmeliyiz ve bu şu anda bizim için büyük sorun" diye konuştu. Artan enerji fiyatları ve küresel kredi krizinden etkilenen İngiltere’de, konut fiyatları 10 yıldan sonra ilk kez düşerken, hızla artan akaryakıt ve gıda fiyatları, enflasyonu hükümetin yüzde 2 hedefinin iki katından fazla artırdı. İngiltere’de ekonominin büyümesi nisan-haziran döneminde dururken, İngiltere Ticaret Odaları ekonominin gelecek 6 ila 9 ay içinde muhtemelen resesyona gireceği uyarısında bulundu.

Doktorlar kredi kartına ‘hayır’ demeyecek

Doktorlar kredi kartına ‘hayır’ demeyecek

AA

Doktor muayenehanelerinde POS cihazı bulundurma zorunluluğu bugün başladı.


Serbest çalışan hekimler, diş hekimleri ve veteriner hekimler kredi kartıyla yapılacak ödemeleri zorunlu olarak kabul edecek.
POS fişlerinde mükellef bilgileri, tarih, hizmetin cinsi, vergi tutarı bilgileriyle, “Bu belge V.U.K uyarınca serbest meslek makbuzu yerine geçen belge hükmündedir” ibaresi yer alacak. Müşteri tarafından talep edilse dahi başka belge düzenlenemeyecek. Gerekli şartları taşımayan POS cihazları bankalar ve katılım bankaları tarafından ya toplanacak ya da belirtilen esaslara uygun hale getirilecek.
Hekimler, POS’ları kullanarak hizmet verdikleri her günün sonunda kapanış raporu alacak ve bu raporları gerektiğinde bakanlık görevlilerine ibraz etmek üzere saklayacak.

TOKİ, Ataköy ihalesini yeniden iptal ediyor

TOKİ, Ataköy ihalesini yeniden iptal ediyor

ANKARA AA

TOKİ, Dünya Göz Hastanesi, Galleria Alışveriş Merkezi’nin de yer aldığı bölgede bulunan Ataköy sahil şeridindeki arsanın satışı için açtığı ve 4 Eylül’de yapılacak ihaleyi yine iptal etti.


Geçen yıl düzenlenen ilk ihale, ‘adrese teslim ihale’ yönündeki haberler üzerine, Başbakan’ın talimatı ile iptal edilirken, bu kez de aynı gerekçe ile TOKİ ihaleyi iptal etme kararı aldı.
TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar, “Adrese teslim ihale yapıyormuşuz gibi gösteriliyor. Kamuoyunun vicdanını ikna edemezsek gerekirse arsayı satmayız” dedi

Şirketlerin kur riski beş yılda dörde katlandı


ANKARA ANKA

Şirketlerin kur riskini gösteren net döviz pozisyonu açığı son bir yılda yüzde 73.5 artış göstererek ilk çeyrek sonu itibariyle 73 milyar 752 milyon dolara ulaştı.


Şirketlerin kur riski 2003 sonundan bu yana ise yüzde 272 artış göstererek neredeyse dörde katlandı.
Merkez Bankası verilerine göre, finansal kesim dışındaki firmaların net döviz pozisyonu açığı yılın ilk çeyreği itibariyle, yıl sonuna göre 12.7 milyar dolar, geçen yılın ilk çeyreğine göre ise 31.2 milyar dolar artarak 73.7 milyar dolara yükseldi. Böylece şirketlerin kur riski bir yılda yüzde 73.5 arttı.
İlk çeyrekte şirketlerin döviz varlıklarının tutarı önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 22.7 artışla 80.8 milyar dolara çıktı. Aynı dönemde döviz yükümlülükleri toplamı yüzde 42.6 artıp 154.5 milyar dolara yükseldi.
Şirketlerin kur riski, 2007 sonu 60.9 milyar dolar, 2006 sonu 36.6 milyar dolar, 2005 sonu 26.6 milyar dolar, 2004 sonu 20.3 milyar dolar, 2003 sonu 19.7 milyar dolar düzeyindeydi. 2003 sonundan 2008 ilk çeyreğine kadarki dönemde kur riski yüzde 272.9 arttı.

Ramazan zamsız başladı

Ramazan zamsız başladı

Bülent Yardımcı

Her yıl Ramazan öncesi gıda ürünlerinde yaşanan spekülatif artışlar bu yıl olmadı. Aksine, et, yağ ve bakliyat fiyatları düştü


Ramazan ayına temel gıda maddelerine ‘zam’ yerine fiyat düşüşleriyle girdik. ‘Ramazan fırsatçılığı’ yapılacağı beklentilerinin aksine, et, yağ ve bakliyat gibi temel gıda ürünlerinin fiyatlarında düşüşler var.
Türkiye’deki gıda fiyatları, dünya emtia piyasalarında başta petrol, altın olmak üzere mısır ve buğdayda yaşanan düşüşlerden etkilendi. Ayrıca, tarım ürünlerinde yeni mahsullerin piyasaya çıkacak olması da fiyatlarda gerilemeye neden oldu.
Bu arada, meyve ve sebze fiyatlarında mevsimsel etkiler görülüyor. Tüketiciler Birliği, Türkiye Ziraat Odaları Birliği gibi birçok kurum, her yıl Ramazan ayında ‘spekülatif’ fiyat artışları yaşandığı konusunda uyarılarda bulunmuştu. Ancak, yurtdışı piyasalardaki gelişmeler korkulan zamları önledi.

Asıl yabancı bankalar Türk bankalarından endişe duymalı





Asıl yabancı bankalar Türk bankalarından endişe duymalı
Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar, "Bizim yabancı bankaların Türkiye’deki rekabetinden endişelenmemiz yerine, Türkiye’ye gelen yabancıların, Türk bankacılığının gösterdiği performanstan endişelenmeleri konuşulmalı" dedi.

Dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmeyi hedefleyen bir ülkede yabancıların da olmasını çok garipsememek gerektiğini söyledi ve şöyle konuştu: "Türk bankacılık sektörü yabancı bankalarda baş edebilecek noktada. Sermaye birikimi, teknolojik altyapı ve ürün geliştirme konusunda yabancı bankalardan hiç de geri kalmıyoruz. Bana göre bir çok alanda çok daha hızlı karar alabiliyoruz. Bir çok alanda çok daha yeni ürünü hızla geliştirebiliyoruz. O yüzden bizim yabancı bankaların Türkiye’deki rekabetinden endişelenmemiz yerine, Türkiye’ye gelen yabancıların, Türk bankacılığının gösterdiği performanstan endişelenmeleri konuşulmalı. Gelen bankalar da firmalara kredi vermek ve Türkiye’nin tahvillerini almak zorunda. Dolayısıyla bunların çok da korkutucu olmaması lazım."

TOKİ: Adrese teslim gibi oldu Ataköy ihalesini iptal ediyoruz

TOKİ: Adrese teslim gibi oldu Ataköy ihalesini iptal ediyoruz





TOKİ: Adrese teslim gibi oldu Ataköy ihalesini iptal ediyoruz
Toplu Konut İdaresi (TOKİ), Galleria Alışveriş Merkezi ve Dünya Göz Hastanesi’nin de yer aldığı bölgedeki Ataköy sahil şeridindeki arsanın satışı için açtığı ve 4 Eylül’de yapılacak ihaleyi iptal etti.

Geçen yıl Mart ayında düzenlenen ilk ihalede, basında yer alan ’adrese teslim ihale’ yönündeki haberler üzerine, Başbakan’ın talimatı ile iptal edilmişti. Aynı gerekçe ile TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar ihaleyi bir kez daha iptal kararı almış oldu. TOKİ Başkanı Bayraktar, "Adrese teslim ihale yapıyormuşuz gibi gösteriliyor. Kamuoyunun vicdanını ikna edemezsek gerekirse arsayı hiç satmayız" dedi. Bayraktar, "arsanın değeri 1 milyar YTL gibi" rakam ifade edenlerin, hem ihaleye girmediğini, hem de bu sözlerle kamuoyunda şaibe yaratmak istediğini söyledi. TOKİ’nin zan altında bırakılmak istendiğini kaydeden Bayraktar, kamuoyu vicdanını rahatlatmak için, ihaleyi iptal etme kararı aldığını açıkladı. İhaleye katılmak için şimdiye kadar 2’si yabancı 12 firma şartname almıştı.

Türk Las Vegas’ına çekidüzen

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki (KKTC) casinolara (kumarhane) çeki düzen geliyor.

Casino işletmek için 240 yataklı ve 5 yıldızlı otel şartı 500 yatağa çıkarılacak. KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer, casinolardan gelen turizm gelirinin yıllık 75 milyon dolar olduğunu, kumarhaneleri bıçak gibi kesmek istemediklerini belirtti ve "Sermaye koyan ve iş yapanları uyarma, birleştirme ya da kapatma yoluna gidebiliriz" dedi.

Birleşme olabilir

Yasa çıktıktan sonra mevcut casinoların değerlendirileceğini kaydeden Soyer, "Bıçak gibi kesmek niyetinde değiliz. Sermaye koyan ve iş yapanları uyarma, birleştirme ya da kapatma yoluna gidebiliriz" diye konuştu. Casinoların önce turizmin çeşnisi olarak gündeme geldiğini anlatan Soyer, bu alandan turizmin getirisinden daha az gelir sağladıklarını belirtirken, "Türkiye’den casinolara oyun oynamak için geliyorlardı. Casinolar çeşni özelliği taşımaya başladılar. Daha sonra hoş olmayan örgütlenme biçimleri ortaya çıktı" dedi. Casinoların Rum kesiminden müşterilerinin de bulunduğuna işaret eden Soyer, bir dönem İsrailliler’i adaya çekmeye çalıştıklarını, yüzlerce turistin geldiğini ancak Rumlar’ın müdahalesiyle İsrailliler’in adaya girişinin durduğunu söyledi.

KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer, adadaki casinoları yeniden şekillendireceklerini belirtirken, hazırladıkları yeni yasanın Cumhuriyet Meclisi’ne sunulduğunu söyledi. Yasanın Meclis’in yeni yasama yılında yürürlüğe girmesini beklediklerini anlatan Soyer, "Şu anda 240 yataklı otellere casino açma izni veriliyor. Yeni yasa çıktıktan sonra 500 yataklı olan oteller casino açabilecek" dedi. Casinoların kumarı önleme yasası çerçevesinde değerlendirildiğini hatırlatan Soyer, son dönemde casinolara dönük vergi politikasının değiştiğini, denetimlerin artırıldığını da söyledi.

Ekonomi için önemli

Türkiye’de Tansu Çiller döneminde ani kararla kapatılan casinolar, KKTC ekonomisinde önemli yer tutuyor. Adada 1.5 milyar dolar ithalat, 80 milyon dolar ihracat yapılıyor. KKTC’de halen turizm gelirlerinin GSMH içindeki payı, 378 milyon dolar seviyesinde. Bu rakamın yüzde 15-20’si yani 75 milyon doları casinolardan geliyor. Bu durumda casinolardan ihracat kadar para kazanılıyor. Casinolar, yıllık olarak imtiyaz ücreti veriyor. Bu da turizm gelişme ve tanıtma fonunun yüzde 40-50’lik bölümünü oluşturuyor. Ayrıca, her oyun başına vergi veriliyor. Her casinoya giren kişiden 2 Euro vergi alınıyor. Devletin resmi kayıtlarına göre KKTC’de halen 25 casino faaliyet gösteriyor. 5 casino ise izin bekliyor. Casinolar dışında KKTC’de 100 kadar da bet ofis olduğu tahmin ediliyor.

Turizmi casino da kurtarmıyor

KKTC Ekonomi ve Turizm Bakanlığı’nın verilerine göre, 2007 yılının ilk altı ayında hava ve denizyolu ile adaya gelen yolcu sayısı 365 bin 719’du. 2008 yılı ocak-haziran döneminde bu rakam yüzde 2.3 oranında artarak 374 bin 145’e çıktı. TC uyruklularda yüzde 4.6 oranında bir artış, yabancı uyruklularda ise yüzde 6.9 oranında azalma gerçekleşti. Turistik konaklama tesislerinde, geçen yılın ilk altı ayında yüzde 29 olan doluluk oranı, bu yılın aynı döneminde yüzde 28’e indi. Geçen yıl 15 bin 75 olan yatak kapasitesi, bu yıl yüzde 4.6 azalarak 15 bin 26’ya indi.

KKTC, kumardan nasıl para alıyor

KKTC’de faaliyet gösteren casinolardan şans oyunları hizmet vergisi alınıyor.

2007 temmuz ayında çıkarılan ’Şans oyunları hizmetleri vergisi yasası’ ile vergi oranları yeniden düzenlendi.

Verginin matrahı, işletme imtiyazı veya izni alan iş yerlerinde jeton, fiş ve benzeri araçlarla kumar veya bahis oynanması karşılığında, işletmenin her gün için elde ettiği brüt gelir olarak hesaplanıyor.

Aylık vergi ilk 5 oyun masası için toplam 3 bin; 6 ile 10’uncu masalar arası her oyun masası için 750; 11’inci ve sonrası her masa için bin dolardan az olamıyor

50 adet oyun makinesi için toplam 5 bin, 51 ile 150’inci makineler arası her oyun için toplam 105, 151 ile 300’üncü makineler arası her oyun makinesi için 110, 301 ve sonrası her oyun makinesi için ise 115 dolardan az olamıyor.

Bakanlar Kurulu bu tutarları her yıl yüzde 50’yi aşmamak koşuluyla artırma veya azaltma yetkisine sahip.

Casino sahipleri faliyetleri dolayısıyla oluşan giderleri ve vergi, resim, harç adı altında devlete ödedikleri tutarları Şans oyunları hizmetleri vergisi matrahından indiremiyor.

Rumlar’a elektrik parası sınırda bond çanta içinde verildi

BAŞBAKAN Ferdi Sabit Soyer, 2 yıl önce Güney Kıbrıs’tan elektrik alım sürecinde polisiye filmlerini aratmayacak bir olay yaşadıklarını anlattı. KKTC, elektrik üretiminde 120 megavatlık kapasiteyle ana güç konumundaki Teknecik Termik Santrali’nin ard arda gelen arızalarla devre dışı kalması nedeniyle adada 2 yıl önce elektrik krizi yaşanmıştı. Krizin aşılması için Güney Kıbrıs’tan günlük maksimum 75 megavatlık elektrik alınmıştı. Soyer, elektrik bedelinin ödemesinin KKTC Merkez Bankası üzerinden yapılmasını istediklerini ancak Güney Kıbrıs’ın KKTC’yi tanımaması nedeniyle yaşananları şöyle anlattı: "Paranın cash ödenmesi formülü bulundu. 3 milyon Kıbrıs lirası, Bond çantalara konuldu. Ajan filmlerindeki gibi para, G. Kıbrıs sınırına bırakıldı."

Tarım sigortası ile devrim yaptık, 2012’de her 5 çiftçiden biri sigortalı olacak

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, devlet destekli tarım sigortasını devrim olarak nitelendirerek, 2012 yılında her beş çiftçiden birini sigorta kapsamı içine almak için çalışma yaptıklarını söyledi.

TARIMve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, 2012 yılında her 5 çiftçiden birinin sigorta kapsamına alınacağını belirterek, çalışmalarını bu vizyona uygun yürüttüklerini söyledi. 2006 yılının sonunda kanunla uygulamaya giren devlet destekli tarım sigortasına neden ihtiyaç duyulduğu hakkında açıklama yapan Mehdi Eker, tarımsal teknolojide meydana gelen gelişmelerin doğal risklerin etkilerini azaltamadığını ve mevcut yasalarla yapılan yardımlardan faydalanan üretici sayısı dikkate alındığında yardımların yetersiz kaldığını kaydetti. Sonuçta, ertelenen çiftçi borçlarının her yıl devlete büyük ölçüde yük getirdiğini, riskler transfer edilemediği için de devlet ve çiftçilerin büyük ekonomik kayıplara uğradığını vurgulayan Eker, şunları kaydetti: "Türkiye’de tarım sektörünü tehdit eden risklerin bugüne kadar sigortalanamayan önemli bir kısmını teminat altına alabilmek, tarımda sürdürülebilirliği sağlamak, devlet desteği ile tarım sigortasını yaygınlaştırmak ve geliştirmek amacıyla tarım cumhuriyet tarihimizde devrim olarak nitelendirebileceğimiz tarım sigortasını uygulamaya soktuk."

Malatyalı çiftçi 15.7 milyon YTL hasar aldı

Mehdi Eker, devlet destekli tarım sigortasını ’devlet-özel sektör-çiftçi’ işbirliği ile Türkiye’de başarı ile yürüten ilk ve tek proje olarak da nitelendirdi.

Sigortanın başladığı 2006 Haziran ayından bu yana 475 bin 94 adet sigorta poliçesi kesildiğini ve toplam da 52.9 milyon YTL de çiftçilere hasar ödendiğini belirtti. Üreticilerin üretimi sürdürebilmeleri açısından tarım sigortaları sisteminin önemli rol oynadığına da dikkat çeken Eker, "Örnek verecek olursak, 2007 yılında Malatyalı çiftçilerimiz 6 bin 702 adet poliçe karşılığında 6 milyon 163 bin YTL toplam prim üretimi gerçekleşmiş olup primin yüzde 50’si oranında yani, 3 milyon YTL devlet desteğinden faydalanmışlardır. Yine 2007 yılında meydana gelen don riski zararından dolayı ise 15 milyon 730 bin YTL hasar tazminatı almışlardır. 2008 yılında Temmuz ayı itibariyle ise, 17 bin 529 adet poliçe karşılığında 25.6 milyon YTL toplam prim üretimi gerçekleşmiş, primin yüzde 50’si oranında yani, 12.8 milyon YTL devlet desteğinden faydalanmışlardır. Bu da çiftçilerimizin tarım sigorta sisteminin çalışmasından memnun olduğunu göstermektedir. Çiftçilerimiz sistemin faydalarını gördükçe ilgileri daha da artacaktır" şeklinde konuştu.

Kuraklık ve sel teminatı için erken

Mehdi Eker, kuraklık ve sel risklerinin neden sigorta kapsamı içine girmediğine yönelik soru üzerine, tarımsal üretimdeki risklerin en önemlilerinden birinin kuraklık olduğunu ve üretimde büyük hasarlara sebebiyet verdiğine değindi. Eker, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kanunun yürürlüğe girmesiyle oluşturulan Tarım Sigortaları Havuzu; henüz çok yeni ve güçlü olmadığı için böyle çok büyük bir riski, sürdürülebilir sigorta tekniği açısından kapsama alabilecek düzeyde değil. Ancak, Tarım Sigortaları Havuzunun sigortacılık tekniği çerçevesinde güçlenmesi ile kısmi olarak sigorta yapılabilir duruma gelebilecektir. Sistemin ilk yılları olması sebebiyle, orta vadede sel ve uzun vadede de kuraklık gibi rizikoların kapsama alınması mümkün olabilecektir. Öte yandan, kuraklık sigorta kapsamında olmadığı için de kuraklık yaşayan çiftçilerimize kuraklık yardımı yapmaktayız."

İspanya’yı örnek aldık iki yılda fark yarattık

MEHDİEker, tarım sigortaları kanunun hazırlanırken dünyada bu alanda başarılı kabul edilen ve öncülük yapan İspanya modelinin örnek alındığını belirterek, şunları söyledi:

"Bu sistemi ülkemizdeki sistemle karşılaştırdığımızda, 30 yıllık tecrübeye sahip İspanya uygulamasında, uygulama başladıktan ancak 8 yıl sonra don teminatı verilebilmiş, bizde ise uygulamanın 8’inci ayında don riski sigorta kapsamına alınmıştır. Her iki sistemde de sigorta yaptırmayan üreticilere, teminat kapsamındaki risklerden dolayı yardım yapılmamaktadır. Prim ödemeleri, bizde taksitli veya hasat sonu ödenirken, İspanya da peşin ödeme yapılmaktadır. Hasar tazminatı ödemeleri bizde en geç 30 gün içerisinde, İspanya’da 60 günde ödenmektedir. Hasar tespit işlemleri her iki sistemde de aynıdır. Uzun yıllardır uygulanmasıyla üreticilerin sisteme katılımı onlarda yüzde 47 seviyesinde iken bizde bu oran binde oranlarından son iki yıldır başarılı uygulamalarla yüzde 2.5 seviyelerine çıkarılmıştır. Uluslararası uygulamalar da gösteriyor ki, henüz 2 yıllık geçmişi olan tarım sigortası oldukça hızlı mesafeler almaktadır"

ABD TMSF’si 10’uncu bankaya el koydu

AMERİKA’nın TMSF’si FDIC krizin ardından balşattığı müdahaleler sonucunda onuncu bankaya da el koydu. Integrity Bank of Alpharetta adlı bu banka Mortgage’ye dayalı kredileri nedeniyle varlıklarının erimesi sonucunda büyük yara almıştı. 974 milyon dolarlık sigortalı ve sigortasız mevduata sahip olduğu söylenen bankada toplam 23 bin hesap bulunuyor. 2000 yılından bu yana faaliyet gösteren banka Atlanta’da özellikle gayrimenkul kredilerinde uzman olarak anılıyor. FDIC sözcüsü Rickey McCullough "Banka gayrimenkul kredileri konusunda gösterdiği performans nedeniyle FDIC’e geçti. Banka toplam kredi hacminin yüzde 76’sını mortgage kredilerine ayırmıştı. 30 Haziran’da biten yıl sonu sonuçlarına göre bankanın 33.6 milyon dolarlık kaybı bulunuyor" dedi.

Krize rağmen çok satıyor, dişçimin tavanında LCD var

Dünyada yaşanan ekonomik durgunluğa rağmen LCD pazarının büyüdüğünü belirten Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı Aka Gündüz Özdemir, "Geçen yıl Avrupa yüzde 30, Amerika yüzde 50 büyüdü. Kriz dönemlerinde insanlar evden çıkmak istemez. Bu nedenle televizyon aldılar. LCD’ler giderek daha fazla dekoratif amaçlı kullanılıyor. Örneğin, benim dişçimin tavanında bile LCD TV var" dedi.

KOÇ Holding Dayanıklı Tüketim Grubu Başkanı Aka Gündüz Özdemir, yaşanan ekonomik durgunluğa karşın dünyada LCD pazarında büyüme olduğuna dikkat çekerek, "Avrupa geçen yıl yüzde 30 büyüdü, Amerika ise yüzde 50 büyüdü. Kriz dönemlerinde insanlar evden çıkmak istemez. Bu nedenle televizyon aldılar. LCD’ler giderek daha fazla dekoratif ve moda amacıyla kullanılıyor. Örneğin, benim dişçimin tavanında bile LCD TV var. Geçtiğimiz yıl cep telefonu satışları yüzde 50 küçüldü. Buna karşın LCD pazarı hızla büyüyor" dedi.

Kriz uyarısı

Özdemir, dünyada batıdan başlayan ekonomik krizin etkilerinin giderek doğuda daha fazla hissedileceğini belirterek, "Amerika’da başlayan mortgage krizi, giderek etkisini Avrupa’da daha fazla hissettiriyor. Batıda başlayan krizin etkileri giderek doğuya doğru yayılacak. Türkiye’nin bu gidişattan etkilenmemesi için tedbir alması şart" dedi. Özdemir, Almanya’nın başkenti Berlin’de bugün sona erecek olan Tüketici Elektroniği Fuarı IFA 2008’de gazetecilerin sorularını yanıtladı. Özdemir, Avrupa’nın birçok bölgesinde iş yaptıkları için krizin etkilerini ülkelerde hissettiklerini söyledi. Özdemir, Amerika’da başlayan mortgage krizinin dünyada petrol, gıda ve enerji fiyatlarını tetiklediğini hatırlatarak, "İngiltere kan kaybediyor, İspanya bu sürecin içinde, İtalya sıkıntıda. Bugün artık dünkü geçim indeksiyle hayatınızı sürdüremezsiniz. Enflasyon giderek artıyor. Biz de Avrupa’nın her yerinde iş yaptığımız için bu gelişmeleri hissediyoruz" diye konuştu.

Dövizle borç riskli

Türkiye’nin ihracatının büyük bir kısmını Avrupa Birliği ülkelerine yaptığına da değinen Özdemir, "Bütün verilere baktığımızda açıkça gördüğümüz şu: ’Kriz geliyor ve bütün şirketler tedbirli olmak zorunda. Döviz pozisyonlarını düzgün tutmaları gerekiyor" uyarısında bulundu. Aka Gündüz Özdemir, 2001 krizinde bir gecede trilyon zararlar yazıldığını ve o günleri unutmadıklarını vurguladı ve "Cari açığın çok iyi yönetilmesi lazım. Döviz rezervlerinde şimdilik sorun yok ama bir krizle tetiklenirse ciddi sıkıntı yaratabilirler" dedi. Dövizle borçlananların özellikle dikkatli olması gerektiğinin de altını çizen Özdemir şunları söyledi: "Özellikle AB’ye ihracat yapan firmalar çok dikkatli olmalı. Zemin sağlam değil. Şirketler farklı pazarlardaki fırsatları iyi değerlendirmeli."

Arçelik’in ihracat hedefi 2 milyar Euro

2001’de 10 ülkeye ihracat yaparken bugün 106 ülkeye ihracat yaptıklarını kaydeden Aka Gündüz Özdemir, "En büyük argümanımız fiyat farkı. Biz ucuza üretiyoruz. Bu yıl 2 milyar Euro ihracat hedefliyoruz, ciromuz ise 4 milyar doları bulur" diye konuştu. Özdemir, Beko ve Grundig markalarıyla katıldığı IFA 2008 fuarı için yaklaşık 1.5 milyon Euro harcadığını belirterek, 750 metrekarelik toplam alanda Beko’nun 120, Grundig’in 400 ürününü tanıttığını ifade etti.

Toshiba çevreci LCD üretti

JAPON elektronik üreticisi Toshiba da fuarın genelinde yer alan çevreci ürünler trendine uydu. Şirket çıkardığı iki LCD TV modeliyle çevreye daha az zarar veriyor. Enerji tüketimi az olan iki modelde parlaklık kontrolü çoğaltılarak arka ışıkların sayısı azaltıldı. Televizyonların ağırlığı da yüzde 19 oranında azaltıldı. Karbon emisyon hacmi de düşürülen televizyon modellerinde yemi bir panel kullanıldı. Bu panel güç tüketmini yüzde 20 oranında azaltıyor.

Köprü ve otoyollar para basıyor

İSTANBUL boğaziçi köprüleri ile işletmedeki otoyollar kazandırmaya devam ediyor. Karayolları Genel Müdürlüğü’nün son verilerine göre, Temmuz ayı sonu itibariyle boğaziçi köprüleri ile işletmedeki paralı otoyollardan 298 milyon 140 bin 527 YTL gelir elde edildi. Temmuz ayı sonunda İstanbul Boğaziçi ile Fatih Sultan Mehmet köprülerinden 99 milyon 980 bin 496 YTL gelir elde edilirken, bu süre içinde 87 milyon 331 bin 72 araç geçiş yaptı. Aynı dönemde paralı otoyollardan ise çift yönlü olarak geçiş yapan 97 milyon 205 bin 438 adet araç gişelere, 198 milyon 160 bin 31 YTL gelir bıraktı. Böylece Temmuz ayı sonu itibariyle köprü ve paralı otoyollardan 184 milyon 537 bin 510 araç geçiş yaptı.

Mortgage kabusu geri döndü ABD'de iki büyük bankanın batacağı söylentisi borsaları vurdu.

26 Ağustos 2008 Salı

Mortgage kabusu geri döndü
ABD'de iki büyük bankanın batacağı söylentisi borsaları vurdu.
Global sermaye piyasalarındaki iyimser hava yine bankacılık sektöründen gelen olumsuz haberlerle dağıldı.

Borsalarda sert satışlar devam ederken, İMKB’de kayıp bin 458 puana ulaştı. Yüzde 3.48 gerileyen endeks günü 40 bin 488 puan olarak tamamladı. Dolar 1.20 YTL’ye yükseldi. Euro ise 1.75 YTL’nin üzerine çıktı.

Özellikle mali sektör hisselerinde gelen satışlar sürüyor. Piyasalardaki son gelişmelerin fitilini ise IMF’nin eski başekonomistinin yaptığı açıklamalar tetikledi. IMF eski başekonomistinin, “Çok büyük bir banka daha batacak” şeklindeki açıklaması zaten tedirgin olan piyasaları sarstı.

ABD Hazine’sinin yardım elini uzattığı mortgage şirketleri Fannie Mae ve Freddie Mac’e yapılacak desteğin içeriğini tam olarak belli olmaması da piyasaları olumsuz etkileyen nedenler arasında sayılıyor.

ABD Hazine’sinin Fannie Mae ve Freddie Mac’e kaynak aktarırken karşılığında hisse alacağı ve yatırımcıların elindeki hisse senetlerinin bir değerinin kalmayacağı yönündeki söylentiler borsalarda sert satışlara neden oldu. ABD Hazine’si bu söylentileri yalanlarken, yapılacak yardımın içeriğin açıklamaması belirsizliklerin devam etmesine neden oldu.

JP Morgan´ın Lehman Brothers için bu çeyrekte 4 milyar dolar daha varlık silebileceğini belirtmesi olumsuz havanın sürmesine katkı sağlıyor. JP Morgan analistleri, mortgage piyasasındaki olumsuz gelişmelerin sürmesi nedeniyle Lehman´ın 61 milyar dolarlık mortgage ve benzeri enstrümanlar içeren portföyünün bundan etkilenmesini bekliyor.

Bu arada, başka bir raporda da binlerce küçük bankanın bu dalgada batacağı vurgulandı. Mali krizin derinleşeceği yönündeki beklentiler borsalardan kaçışı hızlandırdı.

‘ABD’de büyük bir banka batacak’

‘ABD’de büyük bir banka batacak’
‘ABD’de büyük bir banka batacak’

Dünyada yükselen enflasyon ve bankacılık sektörüne olan güven kaybı dünya borsalarını Eylül 2006 seviyesine çekti. Bu global dalgayla İMKB 40.488 puana indi, dolar 1.1990 YTL’ye çıktı. FOTOĞRAF: REUTERS

20/08/2008

Eski IMF baş ekonomisti Kenneth Rogoff, ABD ekonomisi için önümüzdeki dönemin daha kötü olacağını öne sürüp, ‘Birkaç ay içinde sadece orta büyüklükte değil çok büyük bir bankanın da battığını göreceğiz’ dedi

SİNGAPUR - Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) eski baş ekonomisti Kenneth Rogoff, küresel finans krizinin daha da kötüleşeceğini ve ABD ekonomisindeki sorunlar nedeniyle büyük bir Amerikan bankasının birkaç ay içinde çökeceğini söyledi.
Singapur’da bir konferansta konuşan Rogoff, “ABD henüz rahata ermedi. Bana kalırsa finansal kriz daha yarı yolda. Hatta, bundan sonrasının daha da kötü olacağını söyleyebilirim” dedi. “Önümüzdeki birkaç ay içinde sadece orta büyüklükte bankaların değil, çok büyük bir bankanın da battığını göreceğiz. Büyük bir banka ya da büyük yatırım bankalarından biri.”
Halen Harvard Üniversitesi’nde ekonomi profesörü olan Rogoff, 2001-2004 yılları arasında IMF’de baş ekonomist olarak çalıştı.

Konsolidasyon şart
Krizin sona ereceğini gösteren işaretler bulunup bulunmadığı sorusuna Rogoff, “Bu sorun sona ermeden önce finans sektöründe daha fazla konsolidasyon olması gerekir” yanıtını verdi.
Rogoff “ABD Hazine Bakanı Hank Paulson ne derse desin, Fannie Mae ve Freddie Mac muhtemelen birkaç yıl sonra şimdiki biçimleriyle var olmayacaklar” iddiasında da bulundu.
ABD’nin en büyük mortgage kuruluşları olan Fannie Mae ve Freddie Mac hisseleri, önceki gün bir gazetenin hükümetin sonunda bu iki devi kurtarmak için kamulaştırma anlamına gelecek bir operasyon yapmak zorunda kalacağı yolundaki haberler üzerine düşmüştü. Bu düşüş dünya piyasalarında başta bankacılık hisseleri olmak üzere sert kayıplara neden oldu.

Yatırımcı kaybedebilir
Barron ekonomi gazetesinin iddiasına göre, hükümetin Fannie ve Freddie’ye fon enjekte ederek yapacağı yeni sermaye oluşturma işlemi, şu andaki yatırımcıların ellerindeki hisseleri kaybetmelerine yol açabilir. Bu değerlendirmeler özellikle iki şirket hisselerindeki keskin düşüşü kuvvetlendirdi.
Rogoff, petrol zengini Asya ve Ortadoğu’daki ülke fonlarının batılı finans şirketlerine yaptığı milyarlarca dolarlık yatırımların mutlaka büyük kârlardan kaynaklanmış olmayabileceğini, çünkü sanayinin karşısında duran daha kapsamlı piyasa koşullarını hesaba almadıklarını söyledi.
Rogoff şu tespitte de bulundu: “Krizin başlarında, ülke fonlarının herkesi kurtaracağı görüşü hâkimdi. Yatırım bankaları aptalca davrandılar ve sub-prime krizinde para kaybettiler. (Şimdi yatırım bankalarını) satın almak çok kârlı; ülke servet fonları da bunları satın alarak çok para kazanıyor. Bu görüşte finans sisteminin fazla şiştiği ve daralmak zorunda olduğu noktası göz ardı ediliyor.”

Fed’e ağır eleştiri
Fed’in faizini son bir yılda toplam 2.25 puan düşürmesini de eleştiren Rogoff, Fed’in böyle ‘dramatik’ indirimler yapmasının yanlış olduğunu söyleyip “Faizin düşürülmesi, gelecek birkaç yılda ABD’de yüksek enflasyona yol açacak.” (Reuters)

1000’e yakın banka batabilir
Bu arada ABD’li milyarder yatırımcı Wilbur Ross Rogoff’dan daha kötü bir senaryo ortaya attı. Ross’a göre kredi krizi bitene kadar dünyada 1000’e yakın bankanın batabileceğini söyledi.

İsviçre’den kötü haber
CNBC-e’ye konuşan Wilbur Ross, gelişmiş ülkeleri etkisi altına alan krizin etkisinin çok derin olabileceğini kaydetti.
Bu arada İsviçre Merkez Bankası Başkanı Jean-Pierre Roth ise subprime krizinin İsviçreli bankalar üzerindeki etkisinin sona ermediğini, ancak sektörün iyileşme yolunda ilerlediğini söyledi. Financial Times’a konuşan Roth, merkez bankalarının sağladığı desteklerin birbirine uyumlu hale getirilmesi gerektiğini belirtti.

En kârlı banka Çin’den çıktı

Dünyanın piyasa değeri en yüksek bankasının halka arzına Başkanı Jiang Jianqing (solda) katılmıştı.


Yılın ilk yarısını 9.4 milyar dolar net kârla kapatan Commercial Bank of China tüm zamanların en çok kâr eden ve en yüksek piyasa değeri olan bankası ünvanını aldı

PEKİN- Yılın ilk yarısını 9.4 milyar dolar net kârla kapatan Industrial and Commercial Bank of China, tüm zamanların en çok kâr eden bankası oldu. Bankanın yılın ilk altı ayındaki net kârı geçen yılın aynı dönemine göre 56.75 artış gösterdi. Bankanın net kârındaki bu artışta faiz ve hizmet gelirlerindeki artış önemli rol oynadı.
Bu arada Çin’de geçen yılın ilk altı ayında yüzde 33 olan Kurumlar Vergisi oranının yüzde 25’e indirilmesi de bankanın yüksek performansına olumlu katkıda bulundu. Adının açıklanmasını istemeyen bir banka yetkilisi ise rekor kârın nedenini ise Çin ekonomisinin yüzde 10’un üzerinde büyümesine bağladı.
Aynı zamanda dünyanın piyasa değeri en yüksek bankası olan Industrial and Commercial Bank of China’nın rekor kâr rakamı nisbeten içe kapalı olan Çin bankacılık sektörünün dünyayı saran mortgage krizinden etkilenmediğini gösteriyor. Bu durum ülkedeki diğer bankaların kârlarını da önemli oranda artırdı.
Küçük ölçekli bir kamu bankası olan China Merchants yılın ilk yarısında net kârını yüzde 100 artırırken, China Citic Bank’ın net kârı ise yüzde 150 artışla 1,17 milyar dolar oldu. Uzmanlar ülkenin aktifleri itibarıyla ikinci büyük bankası China Construction Bank’ın bugün açıklanacak net kârının ise yüzde 70’den fazla artarak 8.5 milyar dolara ulaşmasını bekliyor.

En büyük halka arzı yapmıştı
Dünyanın en çok kazanan bankası olan Industrial and Commercial Bank of China, aynı zamanda en büyük halka arzı yapan banka olarak da tanınıyor. Banka hisselerinin Ekim 2006’da Hong Kong ve Şangay Borsası’ndaki halka arzına 500 milyar dolarlık talep gelmiş bunun ancak 19.1 milyar dolarlık bölümü karşılanabilmişti. Banka hisselerinin yüzde 36.2’şer payı Çin maliye Bakanlığı ile devlete ait bir holdinge, yüzde 7.4’lük bölümü başını Goldman Sachs’ın çektiği bir kurumsal yatırımcı grubuna, yüzde 14.8’i ise dünyanın Çin dahil dünya yatırımcılarına ait. (Radikal)

Dev bankalar yeni zararlar açıklayacak

Dev bankalar yeni zararlar açıklayacak’


İSTANBUL - Citigroup’un analisti, dünya devi yatırım bankaları Lehman Brothers, Goldman Sachs ve Morgan Stanley’in üçüncü çeyrek görünümlerini düşürürken, üç kuruluşun başta mortgage kredilerinden olmak üzere yeni zararlar açıklayabileceğini açıkladı. Analist Prashant Bhatia müşterilerine gönderdiği notta “Ağır piyasa koşullarının belirlediği zor ortamı göz önüne alarak üçüncü çeyrek tahminlerini düşürdük“ dedi.

Kim ne zarar açıklıyor?
Bhatia, Lehman Brothers’ın 2.9 milyar dolar, Goldman Sachs’ın 1.8 milyar dolar ve Morgan Stanley’in 1.7 milyar dolar varlığa dayalı yeni zarar açıklayacaklarını tahmin ediyor. Analist, Lehman Brothers’ın kısa dönemde yeni sermaye yaratması ya da kendisine bağlı Neuberger Berman’ı satma ihtimalini ‘düşük’ gördüğünü söyledi. Bazı Wall Street analistleri Lehman Brothers’ın varlık yönetimi bölümünün bir kısmı ya da hepsini satabileceğini düşünüyor.

‘Cumhuriyeti kuranların modeli yeter’

‘Cumhuriyeti kuranların modeli yeter’

İş Bankası Genel Müdürü Özince, Türkiye’nin geçmişinde ekonomiyle ilgili ne kadar iş yapıldıysa bunların Cumhuriyet döneminde olanlarının Türkiye’yi bugünkü noktaya getirdiğini belirtti. FOTOĞRAF: ERHAN?SEVENLER /?AA
YAZDIR | YOLLA
26/08/2008

Ersin Özince, ‘Cumhuriyeti kuranlar İş Bankası için nasıl bir model öngörmüşlerse, kamu bankalarının özelleştirmesinde de bu uygulanabilir. İş, kamu bankası değildir ama daima kamuya ait gibi düşünülür’ dedi

İSTANBUL - Kamu ve özel bankalar arasındaki kalan tüm farkların kaldırılması gerektiği düşüncesinde olduğunu belirten İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, kamu bankalarının, çok daha özerk yapılara kavuşturulması gerektiğini ve bunun, onları İMKB’ye kayıtlı hale getirerek olabileceğini söyledi.
Özince şunları kaydetti: “Bunların özelleştirilmesinde mutlaka daha özgün yöntemler seçilmesi gerektiği kanaatindeyim. Cumhuriyeti kuranlar İş Bankası için nasıl bir model öngörmüşlerse, kamu bankalarının özelleştirmesinde de bu uygulanabilir kanaatindeyim. Bugün İş Bankası 84’üncü yaşında dünyanın 86. bankası konumuna kolektif sermaye yapısıyla gelmiştir. Kamu bankası değildir, ama kamuya ait gibi daima düşünülür... Halka aittir, çalışanları en büyük paydaşıdır.”

‘Başka modele gerek yok’
Ersin Özince şöyle devam etti: “Bu modeli Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar kurmuştur, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere... Dünya çapında başarı sağlamış bir modelimiz varken başka yerde model aramaya da bence hiç gerek yok. Bu söylediklerim tamamen pragmatiktir. Modeli Türkiye’de mevcuttur ve böyle bir sahiplik modeliyle de ben kamu bankalarımızın veya kalan özelleştirilmemiş bankaların çok daha başarılı olabileceğine de inanıyorum.” Ersin Özince, Türkiye’nin geçmişinde ekonomiyle ilgili ne kadar iş yapıldıysa bunların Cumhuriyet döneminde olanlarının Türkiye’yi bugünkü noktaya getirdiğini belirterek, bunda Cumhuriyet dönemindeki ulusal sanayiyi, müteşebbisi ve ekonomiyi kurma, destekleme fikrinin etkin olduğunu söyledi.
Özince, bankacılıkta da sigortacılıkta da diğer alanlarda da mutlaka ulusal sermayeli şirketlerin, ülke coğrafyasının yanı sıra yöre coğrafyasında gelişmesinin devlet politikası olması gerektiğine işaret ederek, şöyle devam etti:
“Mutlaka Türkiye, bu yörenin para ve sermaye açısından en cazip ülkesi olmalıdır. Bunun için de ulusal tasarruflar muhakkak sermayeye dönüşebilmelidir.
(Ulusal tasarruf yoktur, yurtdışından sermaye getirmek lazımdır) düşünceleri son derece yanlıştır, sığ değerlendirmelerdir. Bugün Türkiye’de güven ve istikrar ortamı artırıldığında, gerekli önlemler uygulandığında yalnızca kayıt dışının azaltılmasından, yalnızca yurtdışındaki Türklere ait bankacılık muamelelerinin ve tasarrufların yurda cezbedilmesinden, bugüne kadar yabancı yatırımcıdan kazanıldığı söylenen tutarların onlarca katı sağlanır.

‘Ulusal sermaye şart’
Türkiye’de verimli bir yönetimle devlet yapısında dahi daha çok tasarruf sağlanabileceği, vergisel uygulamaların çağdaşlaştırılması, vergide adaletin ve yaygınlığın sağlanmasıyla çok ciddi tasarruflar yapılabileceği kanaatindeyim.” Bir ülkenin dünya rekabetine ayak uydurabilmesi için kendi sermayesi olmadan hiçbir yere varmasının mümkün olmadığı görüşünü ifade eden Özince, “Başkasının sermayesiyle bir yere kadar geçici başarılar kazanabilirsiniz. Malınızı satarsanız alacak her zaman, alıcı her zaman çıkar, her zaman bir fiyat veren olur” dedi.
Ersin Özince, özelleştirmeye karşı olmadığını, sadece Türk sermayesinin, sermayedarının daha güçlü olmasını arzu ettiğini ifade ederek, “Ulusal sermaye olmadan hiçbir başarı olmayacaktır.
Uluslararası sermayeyi de kendi ülkemizde, kendi borsalarımıza kote hale getirme başarısını gösterebilirsek çok daha iyi olur kanısındayım” diye konuştu.

‘Etki hemen olmaz’
İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, ABD’deki mortgage krizine ilişkin olarak, bankacılık sektörünün konsolide olmaya ve bankaların el değiştirmeye devam etmesinin, Türkiye’deki uluslararası sermaye piyasası ve bankacılık yatırımları açısından da etkili olabileceğini vurgulayarak, “Türkiye etkilenmedi diyoruz, ama bu etkilenmenin öyle bir anda ve çok sert bir şekilde olmasını beklemek gerekmediğini de biliyoruz. Bu, daha ziyade nasıl olacaktır, gelişen piyasalara fon akımı yavaşlayacaktır. Hele hele Türkiye gibi kredibilitesi yatırım yapılabilir ülke seviyesinde olmayan, yani reyting notu yatırım yapılır seviyede olmayan, düşük olan ülkelere kaynaklar ve yatırımcılar daha dikkatle yaklaşacaktır” diye konuştu.
Krizin etkisinin artması, yavaşlayan büyüme, artan enflasyon ve ham madde fiyatları gibi koşulların Türkiye’yi olumlu etkilemeyeceğini dile getiren Özince, şöyle devam etti: “Olumlu etkilemeyince bir krize mi işaret eder bu? Hayır. Ama Türkiye belki önceki dönemlerde gördüğü kadar kuvvetli bir desteği arkasında bulamayacaktır. Bunu farklı politikalar izleyerek değiştirmek mümkün mü? Evet, olabilir. Türkiye, bunu bir fırsata çevirecek bir gelişen piyasa olabilir miydi? Evet, olabilir. Nasıl olur? Reyting notunuzu yükseltecek iyi yönetim gösterebilirseniz, o zaman olur. Ama şu ana kadar bu konuda bir irade ortaya koymuş değiliz, bundan sonra da koyabilir miyiz, hâlâ kendimizi iyi bir yatırım piyasası veya başarılı bir ekonomi olarak göstermeyi başarabilir miyiz? Bundan pek emin değilim, ama inşallah da mahcup çıkarım.” (aa)

İş’ten tarihi boyunca en iyi rakamlar
Ersin Özince, özellikle brüt ve net kar açısından 2008’in ilk altı aylık sonuçlarının, bankanın tarihi boyunca elde edilen en iyi neticeler olduğunu düşündüğünü, büyümeyi ve karlılığı bir arada götürmeye çalıştıklarını kaydetti. Özince, şöyle konuştu: “Ekonomiyle ilgili bütün tereddütlere, büyümenin yavaşlamış olmasına rağmen, bankacılık sektörü göreceli olarak birçok sektöre nazaran daha iyi büyümeye devam ediyor. İkinci yarıda da aynı performansı sürdürebileceğimiz kanaatimiz var. Daha agresif olma arzumuz şu anda yok. Karlılık konusunda daha agresif olabiliriz. Böyle bir politika izlemekten dolayı özel bankalar arasında lider, tüm bankalar arasında da Ziraat Bankası’yla başa baş yarışan konumumuzda da bir kayba uğrayacağımızı zannetmiyoruz. Her halükarda karlılıkla birlikte büyümeden dolayı en büyük özel banka konumumuzu da koruyabileceğimizi düşünüyoruz.” 100’ün üzerinde yeni şube işleminin sürdüğünü, yıl sonundan önce 1.000 şubeyi geçmeyi ümit ettiğini kaydeden Özince, “Üç ila beş yıllık dönemde alt yapı miktarımızı yüzde 50 seviyesine kadar artırabiliriz. Tabii, piyasa koşullarının ve ekonominin de olumlu bir seyir göstermesi kaydıyla. Bunu yaparken de birçok rakip bankaya nazaran kendi kaynaklarımıza dayanacağız” dedi.

‘Devamlı kriz beklentisinde olursunuz’
Ersin Özince, “Bankacılık piyasası olarak bakacak olursak, bugün bir uçta Basel prensipleri kabul edilmişken, bir uçta dünyanın hiçbir yerinde uygulaması olmayan vergiler uygulanıyorsa veyahut da dünyanın hiçbir yerinde olmayan kısıtlamaları ülkeniz parlamentosu veya onun alt komisyonları değerlendiriyorsa, devamlı kriz beklentisinde olursunuz. Bunlar Türkiye’ye benzer hiçbir dünya piyasasında yok” dedi. Özince, Türkiye’de ekonominin, finans piyasasının, bankacılığın büyümesi konusunda büyük potansiyel bulunduğuna işaret etti.
İş Bankası Genel Müdürü Özince, “2008’in şu ana kadarki dönemi bu potansiyeli gereğince kullanamadığımız bir yıl olmaya devam etti. Fakat bankacılığın ve özellikle mali sektörün büyümesi önündeki engelleri kaldırmayı maalesef 2008’de de... Bugüne kadar başaramadığımız için, bugün Türkiye’ye ait çok büyük miktarda bankacılık işi ya yurt dışına kaymaktadır ya da kayıt dışına çıkmaktadır” diye konuştu.

ABD’de krizin aynası

ABD ekonomisinin, özel olarak da finans sektörünün nasıl bir krizle karşı karşıya
olduğunun en belirgin göstergesi, şirketlerin piyasa değerindeki çöküşte izlenebilir. Dev şirketlerin borsa değerleri birkaç yıllık bir zaman diliminde hızla eridi. Bu sürecin devam edeceği de çok açık.
ABD’de 5 milyar doları aşan borsa değerine sahip şirketler ‘büyük şirket’ kategorisine girer. Örneğin borsa değeri 50 milyar dolar gibi bir değerden bahsedilen şirket ise ‘dev şirket’ sınıfına girmektedir. Microsoft ise 250 milyar dolarlık borsa değeri ile ‘süper dev’ sınıfındadır.
Finans sektörü ve içinde yer alan bir zamanların parlak yatırım bankalarının ‘dev şirket’ yaldızları dökülmeye başladı. Şimdi hayatta kalma çabası içindeler.
İlk ‘kurban’ Bear Stearns olmuştu. Birkaç yıl öncesinde 170 dolardan işlem gören hisseleri, Fed rehberliğinde JP Morgan tarafından hisseleri 10 dolara satın alınarak ‘yüzdürme’ operasyonu yapılmıştı. Diğer finansal kuruluşlar, çeşitli sermaye destekleri alırken, mevcut zararları da ‘ölçülü ve kademeli’ olarak bilançolarında resmi hale getirdiler. Hâlâ da devam ediyorlar.
Asıl büyük kayıp bankalarda. Citigroup’un borsa değeri, 2007 Temmuz ayında 252 milyar dolar iken bugün kabaca 100 milyar dolara gerilemiş durumda. Aynı biçimde, AIG, Bank of America, Wachovia’nın borsa değerlerinde, son bir yılda çok sert düşüşlere tanık olundu. Yatırım bankalarından Lehman, Merrill Lynch, Morgan Stanley hisseleri son birbuçuk yılda kabaca yüzde 60 ila 80 değer kaybetti. Lehman, ABD’nin en büyük 500 firması içinde (S&P), 89. sıradan 246. sıraya geriledi. Borsa değeri ise 9.5 milyar dolara geriledi. Geçtiğimiz yıl bu sıralarda borsa değeri 72 milyar dolar olan Merrill Lynch’in bugünkü borsa değeri ise 24 milyar dolara gerilemiş durumda.
Fed’in çabası finansal istikrarı olabildiğince koruyarak ‘yumuşak iniş’ olduğu için, para politikasının odağı da buraya kaymıştı.
Fed’in faiz indirimleri yaptığı dönemde, Prof. Charles Wyplosz ; “Bankacılık sorunu cerrahi tedaviyi gerektiriyor, faiz yardımı değil. Şurası kesin, cerrahi müdahale banka batışıyla sonuçlanacak. ‘Ağrıkesiciyle’ uğraşma zamanı, öncesinde değil sonrasında olacak. Şimdi, Fed, hesaplaşma gününü geciktiriyor; bu süreçte, ABD’nin sorunları ihraç ediliyor, istenerek ya da değil dolar zayıflıyor” diyordu.
Finansal kuruluşlar hâlâ bu dalgayı atlatabilmiş değiller. Bir zamanlar Türk bankalarının yaşadığı sorunları şimdi ABD’li finans kuruluşları yaşıyor. Örneğin bir bankanın diğer bir bankaya olan kredi olanağını (line) kapattığı dedikodusu şimdi Wall Street’te yankılanırken, Fed bunu soruşturuyor. Bugünlerde ‘yangına körük’ bir niteliği daha da ortaya çıkan ama işin doğasında olan bir başka olgu da; yatırım bankalarının raporları. Yatırım bankalarının analistleri, işin doğası gereği yatırımcı müşterilerine yönelik olarak sektörel analizler ile şirket analizlerini rapor halinde yayımlıyorlar. Bu raporlarda, borsalarda kote olan diğer finansal kuruluşlar ya da bankalar hakkında da, gelir ve kâr tahminlerini açıklıyorlar. Örneğin Citigroup analisti, son raporunda Lehman, Goldman Sachs ve Morgan Stanley’in ellerinde bulunan mortgage varlıkları nedeniyle bir az daha zarar yazabileceklerini tahmin ediyordu. Diğer yatırım bankalarının analistleri de, ‘diğerleri’ hakkındaki tahminlerini yayımlıyorlar. Bu raporlar, herhangi bir krizin olmadığı anlarda yatırımcılara bilgi aktarmaya yönelik bir içerik taşıyor. Katma değerli bir hizmet niteliği var. Ancak bugünkü kriz ortamında daha fazla izleyiciyi topladığını, daha fazla yankı yarattığını, hâttâ ‘yakıcı etkilerinin’ olduğunu tahmin etmek de zor olmasa gerek.

Bor mucizesi araçları uçuruyor

Bor mucizesi araçları uçuruyor
Nano teknoloji ile geliştirilen BorPower, yakıttan yağ değişimine maliyetleri rekor düzeyde düşürüyor. Burak Taşçı'nın haberi

26.08.2008 09:35




Türkiye’nin en önemli madeni bor otomobillerde de mucizeye dönüşüyor. Doğada katı halde bulunan bor madeni nano teknoloji ile işlenip sıvılaştırıldıktan sonra araçların motorlarına ve şanzıman yağlarına konuluyor. Merkezi Türkiye’de bulunan NNT Ar-Ge tarafından Türkiye'de ilk kez üretilen BorPower, benzinli, dizel, LPG’li araçlarda motor aşınmalarını sıfıra yakın bir düzeye indirgiyor. Bunun yanı sıra araç motorlarında sürtünen yüzeylerde 6 atom kalınlığında bir koruma kalkanı oluşturuyor ve ısıyı mükemmel seviyelerde yalıtıyor. Sıvı karışım halinde motor yağına katılan BorPower, motor hararetinin aşırı yükselmesine engel olarak performansın düşmesini önlüyor ve motor yağının ömrünü en az iki kat uzatıyor. Bor teknolojisini uygulayan kişiler yakıt tasarrufunun % 10 civarında olduğunu, araçlarının kalkışlarda daha seri oluşunu ve motorda sürtünmenin az olmasından dolayı sessiz çalıştığını belirtiyorlar.

EGZOZ GAZINI DA AZALTIYOR

Bor mucizesinin faydaları bu kadarla kalmıyor. Küresel ısınmanın etkisini azaltmak için çevreye karşıda duyarlı bir katkı olan bor egzoz gazlarını minimum seviyeye indirerek ekolojik dengeye fayda sağlıyor. Yapılan testlerde araçların motor ömrünü %100 arttırıyor. Motor yağ değişim sürelerini 2 katına çıkararak bakım masraflarını minimum düzeye düşürüyor. Motorlarda ısıyı dengelediği için hareket ve buharlaşmadan kaynaklanan yağ kaybını ve yağ yakmayı da önlüyor. Motor performansını da % 9 arttırıyor.

İŞTE BORPOWER'IN ARACA KATKILARI

1- Dizel ve benzinli araçlarda % 7 - % 10 yakıt tasarrufu sağlıyor.
2- Motor yağ kulanım ömrünün 2 kat artırıyor.
3- Performansın ( Beygir Gücü ) % 9 yükseliyor.
4- Motor rektifiye ömrünün % 100 artırıyor.
5- Motor parçalarında sürtünme ve aşınmaların % 70 azalıyor.
6- Motor yağı ısısını sabitleyerek, hareket ve buharlaşmadan kaynaklanan yağ kaybını önlüyor.
7- İlk marşa basıldığında sürtünme ve aşınmaları en aza indiriyor.
8- Karteri delinip yağı eksilen aracın 1-3 saat süreyle yolculuk yapabiliyor.
9- Motor sesinin azalması ve egzoz gazlarını minimum seviyeye indirerek ekolojik dengeye fayda sağlıyor.

Havada Ramazan rekabeti

Havada Ramazan rekabeti
THY, iç hat uçuşlarda yüzde 25 indirim uygulayacak.

İLGİLİ HABER

Süpermarket zincirlerinde kampanya furyası

Pegasus, iç ve dış hatlarda yüzde 25 indirime gitti.
Atlasjet, Jetmilkart sahiplerini 77 YTL’ye uçuracak
SunExpress, Worldcard’a 3+3 taksit yapıyor
Havayolu şirketleri, Ramazan ayına özel indirim kampanyaları hazırladı. THY’nin başlattığı “Ramazan’da ailenize hasret kalmayın” kampanyasında iç hat uçak biletlerinde yüzde 25 indirim uygulanacak. 1-24 Eylül tarihleri arasında geçerli olacak kampanya dahilinde, THY ve AnadoluJet iç hat seferleri için en az 5 gün önceden alınacak biletlerde yüzde 25 indirim yapılacak.
* Pegasus Havayolları’nın 8-26 Eylül tarihleri arasında düzenleyeceği kampanyada, tüm iç ve dış hatlarda yüzde 25 indirimle uçulabilecek. Yolcular, iç hatlarda Adana, Ankara, Antalya, Bodrum, Diyarbakır, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kayseri, Malatya, Mardin, Samsun, Trabzon, Van’a yapılacak uçuşlarda, dış hatlarda ise Ankara, İstanbul ve İzmir’den, Amsterdam, Düsseldorf, Kopenhag, Köln, Londra, Lefkoşa, Münih, Stuttgart ve Zürih’e yapılacak karşılıklı seferlerde kampanyadan yararlanabilecek.
* SunExpress Ramazan ayı boyunca Worldcard sahiplerine 3+3, Maximum sahiplerine ise 3+2 taksit imkanı sunuyor. Şirketin daha önce başlattığı puan uygulaması kapsamında Ramazan ayında yapılacak uçuşlarda yolculara 1 yerine 2 puan verilecek. Ayrıca, Ramazan süresince SunExpress ile seyahat eden 10 kişilik gruba, 1 kişilik bilet armağan edilecek.
* Atlasjet Havayolları’nda Jetmilkart sahiplerine uygulanacak Ramazan kampanyasında yurtiçi uçuş ücretleri her şey dahil 77 YTL’ye alınabiliyor. 8-24 Eylül tarihleri arasında uygulanacak kampanyada, ayrıca Jetmilkart sahipleri her uçuş için 375 yerine 500 jetmil kazanacak.
* Onur Havayolları, Ramazan ayında 3 bin adet bileti kar beklentisi olmaksızın satışa sunacak. Sadece pazar günleri 24 saat süreyle bilet alınabilecek kampanyada, 21 YTL’lik bilet ücretinin yanı sıra 20 YTL yakıt harcı ve 8 YTL hizmet gideriyle birlikte toplam 49 YTL’ye bilet satılacak.

Ağustos’ta, yıllık ÜFE enflasyonu beklentisi yüzde 12,4 oldu

Ağustos’ta, yıllık ÜFE enflasyonu beklentisi yüzde 12,4 oldu


Ağustosta, gelecek 12 aylık dönem sonu itibarıyla yıllık ÜFE enflasyonu beklentisi yüzde 12,4 oldu.
Merkez Bankası’nın Ağustos ayında imalat sanayinde faaliyet gösteren 1184 işyerinin İktisadi Yönelim Anketi yanıtları, denge değerlerine göre genel olarak değerlendirildiğinde, şu sonuçlar ortaya çıktı:
“Son üç aya yönelik değerlendirmelerde, üretim hacminin artış yönlü eğiliminde azalma devam etmektedir. Son üç ayda alınan toplam sipariş miktarı, ihracat siparişlerin ve iç piyasa siparişlerindeki eğilim azalış yönünde gerçekleşmiştir. Mevsim normallerine kıyasla yapılan değerlendirmelerde, mevcut toplam siparişlerin düşük, mamul mal stoklarının mevsim normalleri üzerinde olduğu yönündeki değerlendirmelerin önceki ay seviyelerinde devam ettiği görülmektedir.
Gelecek üç aya yönelik değerlendirmelerde, üretim hacmindeki artış beklentisinde Nisan ayından itibaren gözlenen zayıflamanın sürdüğü görülmektedir. Gelecek üç aydaki ihracat sipariş miktarında ve iç piyasa siparişlerinde de artış yönlü beklentilerin azaldığı gözlenmiştir. Mayıs ayından itibaren azalış yönünde olan sabit sermaye yatırım harcaması beklentisinin Ağustos ayında da azalış yönünde olduğu görülmektedir.
Ortalama birim maliyetlerinde son üç aydaki ve gelecek üç aydaki artış beklentilerinin azalarak devam ettiği gözlenmiştir. Gelecek üç ayda satış fiyatlarında artış beklentisi önceki aya göre 17,9 puan azalırken, gelecek on iki aylık dönem sonu itibarıyla yıllık ÜFE enflasyonu beklentisi yüzde 12,4 olmuştur.
Sanayi dalındaki genel gidişat konusunda kötümserler lehine olan seyrin 13,5 puan azalmakla birlikte devam ettiği gözlenmektedir. Ağustos ayında, içinde bulunduğu sanayi dalı hakkında bir ay öncesine kıyasla daha iyimser olduğunu belirtenlerin oranı yüzde 10, daha kötümser olduğunu belirtenlerin oranı yüzde 28,7 olmuştur.”

Kooperatife mortgage

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nca oluşturulan alt komisyonda, Mortgage olarak bilinen kira öder gibi uzun sürede taksitle ev sahibi olmayı sağlayan sistemin altyapısını oluşturan yasa tasarısında, "Kooperatifler ve işyerleri kapsama alınsın mı?" tartışması yaşanıyor.

Milletvekillerinin yanı sıra tüketici temsilcilerinden de, kooperatiflerin kapsama alınması isteği gelirken, bu durumda üyelerin ödemeleri aksatması durumunda ne yapılacağı sorusuna yanıt bulunamadı.

Tüketici kimdir?

Bankalar Birliği ise, tüm işyerlerinin kapsama alınmasının yasanın amacına aykırı uygulamalara neden olacağı uyarısında bulundu. Tasarıda, tüketici tanımı, kimlerin sistemden yararlanacağı sorusu tartışmaya neden oldu. "Tüketici, bireyler mi, kooperatifler mi, işyerleri mi?" sorusuna yanıt aranırken, konut sektöründe özellikle yarım kalan kooperatif inşaatlarının tamamlanması açısından kooperatiflerin de tüketici olarak tanımlanması gerektiği vurgulandı. Ancak, kooperatifin muhatap olması durumunda üyelerden birinin bile ödemeyi aksatmasının tüm üyeleri zora sokacak bir süreç başlatacağına işaret edildi. Kooperatif varken de üyelerin muhatap alınarak Mortgage'dan yararlanmasının sözkonusu olamayacağı belirtildi.

7. caddenin suçu ne?

İşyerlerinin de tüketici sayılıp sayılmayacağı tartışılırken, bürokratlar İstanbul'da bulunan Akmerkez gibi büyük işyerlerinin kapsamda olduğunu belirttiler. Tüketici temsilcileri, büyük işyerlerinin kapsama alınıp küçük işyerlerinin kapsam dışı bırakılmasının adil olmayacağını savunurken, "Bahçeli, 7. caddedeki bir mağazanın günahı ne?" diye konuştular.

Bankalar Birliği temsilcileri, işyeri finansman modellerinin farklı olduğunu, bu durumda tüm niteliksiz işyerlerinin de yasadan yararlanacağını, bunun da yasanın konut edindirmeyi kolaylaştırma amacına hizmet etmeyeceğini vurguladılar.

Takipte güçlük olur

Birlik temsilcileri, işyerlerinin de kapsama alınması halinde kredilerin takibinde büyük güçlükler yaşanacağını bunun da yeni kurulacak sistemde önemli bir zaaf yaratacağı uyarısında bulundular.

Tasarı üzerinde çalışmalarını sürdüren alt komisyonda bu tartışmaların ardından tüketici tanımının gözden geçirilmesi kararlaştırıldı.

Kredi kartı pazarında devler savaşı

Kredi kartı pazarında devler savaşı

Kredi kartı piyasasında müthiş bir hareketlilik var. Piyasanın küçük oyuncuları yutulmamak için büyük oyuncularla işbirliğine gidiyor. Vakıfbank bu alanda Yapıkredi ile anlaştı. Sektörde yaşanacak konsolidasyon sonucunda pazarda 3-4 kart markasının kalacağı belirtiliyor. Kredi kartı pazarında artan rekabetle birlikte verimliliğin önem kazanması bankaları işbirliğine yöneltiyor. Son olarak, Vakıfbank, Yapı Kredi Bankası ile işbirliğine gitti. Sektörün en büyük oyuncusu konumunda olan Yapı Kredi liderliğini perçinlemiş durumda. Yapı Kredi yüzde 26’lık pazar payıyla toplam kredi kartı pazarında en yüksek paya sahip banka oldu. Yapı Kredi, VakıfBank’ın ardından AnadoluBank ile de benzeri bir anlaşma sürecine girdi. Sektör temsilcileri, kredi kartı pazarında benzer işbirliklerinin devam edeceğini ve önümüzdeki dönemde en fazla 4 markanın kalacağını ifade ediyorlar. Türkiye'de toplam kredi kartı sayısı 39.6 milyon. 10 milyon 177 bin 182 kart sayısı ile Türkiye'nin ilk kredi kartı olan World Card'ın sektördeki liderliği sürüyor. World Card'ı 8 milyon 828 bin 097 kartla Garanti Bankası'nın Bonus'u, 7 milyon 173 bin 661 kartla İş Bankası'nın Maximum'u ve 4 milyon 211 bin 205 kartla HSBC'nın Advantage'ı izliyor.
Sektörde yapılan toplam cironun yüzde 85'i altı büyük bankaya aitken, yüzde 75'i ise 4 bankada bulunuyor. 2007 yılında 141 milyar 468 milyon YTL olan toplam kredi kartları cirosu, 2008 yılının ilk dört ayı itibarı ile 55 milyar 219 milyon YTL'ye ulaşmış durumda. Sektörde daha önce, Yapı Kredi'nin Worldcard'ı Milenium Bank, Vakıfbank, Anadolubank ve Fortis ile, Garanti Bankası'nın Bonus Card'ı Denizbank, TEB ve Şekerbank ile, İş Bankası'nın Maximum'u, Ziraat Bankası ve Oyakbank ile, HSBC'nin Advantage'ı ise Tekstilbank ve Halkbank ile işbirliğine gitmişlerdi. Güçlüler de birleşecek beklentisi Anlaşmalı işyeri sayıları ve taksit avantajları göz önüne alındığında, kredi kartı pazarında büyük bankaların bu hakimiyeti, küçük bankaları yeni yatırım yapmaktansa sektörün büyük markaları ile işbirliğine itiyor. Bankacılar, güçlü markaların bile gelecekte verimlilik açısından altyapıyı paylaşmaya yöneleceklerini belirterek, sektörde yaşanacak konsolidasyonun sonucunda pazarda 3-4 kart markasının kalacağını ileri sürülüyor. Toplam kart pazarı içinde 4 bankanın cirosu yüzde 75'lere yaklaştı. Pazarda markalar anlamında bir konsolidasyon var. Gelecekte de bu konsodilasyonun devam edeceği görüşü hakim. Pazara hakim belirli markalar varken daha küçük veya pazara yeni girecek bir markanın yer edinmesi çok zor olduğunu belirten sektör temsilcileri sektörde konsolidasyonun süreceği görüşünde. Yeni marka yaratmak maliyetli Kaynaklarını en verimli şekilde kullanmak zorunda olan bankaların benzer yatırımları yapmalarının doğru olmadığının altını çizen sektör temsilcileri, bugünün şartlarında yeni bir marka yaratmak, üye işyeri ağı oluşturmak için yatırım yapmanın çok verimli olmadığına dikkat çekip, bu yönde işbirlikleri günden güne artacağını kaydediyorlar. Sektörde daha önce, Yapı Kredi'nin Worldcard'ı Milenium Bank, Vakıfbank, Anadolubank ve Fortis ile, Garanti Bankası'nın Bonus Card'ı Denizbank, TEB ve Şekerbank ile, İş Bankası'nın Maximum'u, Ziraat Bankası ve Oyakbank ile, HSBC'nin Advantage'ı ise Tekstilbank ve Halkbank ile işbirliğine gitmişlerdi. İşbirlikleri pazarı büyütür Yüzbinlerce üye işyerine ve geniş bir kart portföyüne sahip olmadan yapılacak yatırımların geri dönüşü çok uzun vadeli olabiliyor. Kredi kartı alanındaki işbirlikleri sektörün sağlıklı gelişimine ve sürdürülebilir büyümesine katkıda bulunması bekleniyor. Bankalar bu anlaşmalarla kredi kartı kullanma imkanı bulamayan kitlelere daha kolay ulaşabilecek. Daha önce markanın sahibi olan bankayla ilişkisi olmadığı için bu markalardan birinin kartını alamamış olan müşteriler, yaygın bir üye işyeri ağına ve sürekli kampanya imkanlarına kavuşacak. Sektörde henüz herhangi bir marka ile anlaşma yapmayan bankalar mevcut, bunların da benzer işbirliklerine gideceğini tahmin ediyoruz. Türkiye'de toplam kredi kartı sayısı 39.1 milyon. 10 milyon 150 bin kart sayısı ile Türkiye'nin ilk kredi kartı olan World Card'ın sektördeki liderliği sürüyor. Zira World Card Avrupa’nın en büyük sekizinci kart programı haline gelmiş bulunuyor. World Card'ı 8 milyon 600 bin kartla Garanti Bankası'nın Bonus'u, 7 milyon 100 bin kartla İş Bankası'nın Maximum'u ve 4 milyon 150 bin kartla HSBC'nın Advantage'ı izliyor. Sektörde yapılan toplam cironun yüzde 85'i altı büyük bankaya aitken, yüzde 75'i ise 4 bankada bulunuyor. 2007 yılında 141 milyar 468 milyon YTL olan toplam kredi kartları cirosu, 2008 yılının ilk dört ayı itirıyla 55 milyar 219 milyon YTL'ye ulaşmış durumda. Sektörde 2008 yılında yüzde 15-20 büyüme öngörülüyor. Güçlüler de birleşecek Anlaşmalı işyeri sayıları ve taksit avantajları gözönüne alındığında, kredi kartı pazarında büyük bankaların bu hakimiyeti, küçük bankaları yeni yatırım yapmaktansa sektörün büyük markaları ile işbirliğine itiyor. Bankacılar, güçlü markaların bile gelecekte verimlilik açısından altyapıyı paylaşmaya yöneleceklerini belirterek, sektörde yaşanacak konsolidasyonun sonucunda pazarda 3-4 kart markasının kalacağını ileri sürülüyor. Bankacılar kartta neden birleşiyor? Kredi kartı sektöründe artık kart sayılarını artırmak değil, varolan markalar arasında tercih edilen marka olabilmek önemli. Tercih edilen marka olmak için bugün ya çok ciddi bütçeler ile reklama yatırım yapmak ya da markanıza değer katmanız gerekiyor. Ölçek ekonomisinin geçerli olduğu sektörde ise pazardaki oyuncu sayısının zamanla azalması beklenen bir durum. Kaynaklarını en verimli şekilde kullanmak zorunda olan bankaların benzer yatırımları yapmalarının doğru olmadığının altını çizen sektör temsilcileri, bugünün şartlarında yeni bir marka yaratmak, üye işyeri ağı oluşturmak için yatırım yapmanın çok verimli olmadığına dikkat çekip, bu yönde işbirlikleri günden güne artacağını kaydediyorlar.
Bugün pazarda hali hazırda 4-5 tane çok markalı kredi kartı programı varken daha küçük veya pazara yeni girecek bir markanın yer edinmesi çok zor. Pazara girişin giderek zorlaştığı günümüzde orta büyüklükteki bankaların kredi kartı sektöründe varolmak için mevcut markalarla anlaşma yoluna gitmeleri bankaların yatırım giderlerinden tasarruf etmelerinin yanı sıra pazarda daha kısa zamanda daha kolay yer alabilmeleri açısından çok büyük kolaylık sağlıyor. Bankacılar toplamda 40 milyonu ulaşan kart sayısına rağmen kredi kartı pazarında büyük bir potansiyel bulunduğunu, gerek kişi başına satış, gerekse kart oranı açısından pazarda daha gidecek çok yol olduğunu görüşünde. ‘Helal kart’larda da birleşme sancısı Katılım bankalarının yumuşak karınları olarak öne çıkan bireysel bankacılıkta, rakiplerinden pay kapmaları için çözüm 'ortak kredi kartı.' Kredi kartı pazarında sadece yüzde 3,2 paya sahip olan dört katılım bankasında liderlik Bank Asya’ya ait. Türkiye Finans’ın, 2009 başında çıkarmayı planladığı kart için 5 milyon dolarlık bir reklam kampanyasının yapılacağı konuşuluyor. Ama banka eğer bireysel bankacılık alanında var olmak istiyorsa, katılım bankaları içinde kredi kartı alanındaki tek rakibi Bank Asya'nın geçen ay tanıtılan yeni kartı 'DİT' kadar fonksiyonel bir ürün geliştirmek zorunda. Zira 4 katılım bankaları arasında lider konumda olan Bank Asya. Bankanın kart sayısı 1 milyonu aşkın seviyede. İkinci en çok kart ise Türkiye Finans’ta. Türkiye Finans’ın kart sayısı ise 147 bin. (Albaraka Türk'ün 25 bin, Kuveyt Türk'ün 96 bin kredi kartı var). Türkiye Finans’ın ise Mutluluk kartında Garanti Bankası ile anlaştığı açıklandı. Bankalararası Kart Merkezi'nin (BKM) Haziran 2008 verilerine göre kredi kartı pazarının yüzde 25,7'si VVorldCard markasını kullanan bankalarda. Katılım bankalarının toplam pazar payı yüzde 3,2 iken bunun yüzde 2,5'i tek başına Bank Asya'ya gidiyor.

İhracatın ve ithalatın yüzde 55’i İstanbul’dan

25 Ağustos 2008 Pazartesi


ANKARA AA

Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın ocak - haziran verilerine göre İstanbul, Türkiye ihracatı ve ithalatının yüzde 55.3’ünü yaptı.





İstanbul’da 21 bin 130 ihracatçı firma, 38 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. İstanbul’u 2 bin 302 firmanın yaptığı 6.45 milyar dolarlık ihracatla Bursa izledi. İzmit’de 754 ihracatçı firma, 4.6 milyar dolar, İzmir’deki 3 bin 200 firma 3.8 milyar dolar, Ankara’daki 2 bin 448 firma, 2.7 milyar dolar, Sakarya’daki 221 firma da 1.9 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi.
Türkiye’de yılın ilk yarısı itibariyle, 38 bin 701 ihracatçı firma ve 46 bin 499 ithalatçı firma bulunuyor. Firmaların ortalama ihracatı 1 milyon 778 bin dolar olurken, ortalama ithalat 2 milyon 275 bin dolar düzeyinde.

8 il ‘milyon doları’ geçemedi
Bölgeler bazında, Doğu Anadolu’daki her bir firma yaklaşık 1 milyon 24 bin dolarlık, Marmaralı her bir firma da ortalama 2 milyon 67 bin dolarlık ihracat yaptı. Türkiye’nin 8 ilinin ihracatı 1 milyon dolar altında kaldı. İhracatı 1 milyon dolar altı iller arasında Ardahan, Bayburt, Bingöl, Gümüşhane, Kars, Muş, Siirt ve Tunceli bulunuyor.
İthalat rakamları incelendiğinde de 27 bin 932 ithalatçı firmanın bulunduğu İstanbul’un 58.5 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirdiği görüldü. İzmit’teki 853 ithalatçı firma 13.9 milyar dolarlık ithalat yaparken, Ankara’daki 4 bin 394 ithalatçı firma 11.4 milyar dolarlık ithalat yaptı.

Serbest bölgede ticaret 15.7 milyar doları buldu

Serbest bölgede ticaret 15.7 milyar doları buldu

ANKARA AA

Serbest bölgelerin ekonomiye katkısı, ocak - temmuz döneminde 15.7 milyar dolar oldu.



En fazla ticaret 5.9 milyar dolarla OECD ve AB ülkeleri ile yapılırken, söz konusu bölgelerin istihdama katkısı da 51 bin 466 kişi oldu.
Dış Ticaret Müsteşarlığı verilerine göre, Türkiye’deki serbest bölgelerde bu yılın 7 ayında ticaret hacmi, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11.6 artarak, 15 milyar 705 milyon 323 bin doları buldu.
İstanbul Deri Serbest Bölgesi’nde 3.8 milyar dolar, Ege Serbest Bölgesi’nde 2.4 milyar dolar, İstanbul Atatürk Hava Limanı’nda ise 2.2 milyar dolarlık ticaret yapıldı. Serbest bölgeler aracılığıyla en fazla ticaret 5.8 milyar dolarla Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ve Avrupa Birliği ülkeleriyle oldu.

AB ile 4.7 milyar dolarlık ticaret
25 AB ülkesiyle bu dönemde 4.7 milyar dolar, diğer OECD ülkeleriyle de 1.1 milyar dolarlık ticaret gerçekleştirildi. Bu dönemde serbest bölgelered Bağımsız Devletler Topluluğu ile 727 milyon 824 bin dolar, Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkeleriyle de 834 milyon 652 bin dolarlık ticaret yapıldı.

13 şubeyi bulan Elma hedef büyüttü

Elma marketler zinciri, 13. şubesini İstanbul Bostancı’da açtı.



2010’a kadar mağaza sayısını 100’ün üzerine çıkarmayı planlayan Elma Marketleri Yönetim Kurulu Başkanı Cenan Erdönmez, sektörde kalıcı olmayı istediklerini söyledi.
‘Mahallenizin marketi’ konseptiyle büyüyen Elma Marketleri, kuruluşunun 6. yılında müşterilerine sürprizler de hazırladı. Şirket, yaz kampanyası olarak, Elma alışveriş kartlı müşterilerine tatilden beyaz eşyaya kadar, toplam 101 adet hediye veriyor. Elma kartlı müşteriler, satın aldıkları her 25 YTL’lik harcamada 25 elma puanı kazanıyor.

Şölen’in ciro hedefi 280 milyon YTL


GAZİANTEP AA

Gaziantep’te faaliyet gösteren Şölen Çikolata, 120 ülkeye yaptığı ihracat ve iç piyasada hızlı büyümesiyle dikkatlerini çektiği bütün dünya çikolata devlerinden ortaklık teklifi aldı.


İsteyene su, isteyene ihtiyaç kredisi

İsteyene su, isteyene ihtiyaç kredisi

İsteyene su, isteyene ihtiyaç kredisi
Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar, çiftçinin yılda birkez toplu halde para aldığını fakat ödemelerinin her ay olduğunu belirterek, "Yeni ürünümüzle çiftçiyi rahatlatacağız" dedi. FOTOĞRAF: OSMAN BAKIR / AA
Ziraat Bankası çiftçilerin Bağ-Kur primlerinden, elektrik ve telefon faturalarından oluşan bir kredi paketi hazırladı. Çağlar, Ziraat'tan ikinci kredinin tarımsal sulamada avantajlar sunduğunu söyledi

25/04/2007 (1002 kişi okudu)

RADİKAL - HANNOVER - Türkiye'de son yıllarda faizlerin düşmesiyle birlikte kamu kâğıtlarından eskisi kadar para kazanamayan bankaların yeni kazanç kapıları arasına tarım sektörü de katıldı. Bazı bankalar çiftçinin kredi kullanımını artırmak için özel kartlar çıkarırken, çiftçinin bankası Ziraat Bankası da bu kesime yönelik iki yeni ürünle rekabete katıldı.
Türkiye'nin partner (ortak) ülke olduğu Hannover Sanayi Fuarı'na katılan Ziraat Bankası Genel Müdürü Can Akın Çağlar tarımda çalışan insanların hasat döneminde yılda bir kere toplu para aldıklarını belirtti.

'Paketi kredilendireceğiz'
Çağlar, şunları söyledi: "Çiftçi yılda bir kez toplu para almasına rağmen, her ay ödemek zorunda olduğu ve ödemeyi geciktirdiği zaman da çeşitli mali cezalarla karşılaştığı bazı kalemler var. Bunların başında Bağ-Kur primi, elektrik ve su faturaları geliyor. Biz şubelerimize gelen çiftçilerle yaptığımız görüşmede bu durumu tespit etmiş ve sıkıntıyı giderecek bir ürün çalışması başlatmıştık. Konu Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Kurulu toplantısı sırasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın çiftçilerimizle yaptığı ve benim de katıldığım bir sohbet toplantısında gündeme geldi. Çiftçilerimiz böyle bir ihtiyaçları olduğundan bahsettiler.
Biz de hem çiftçilerimize, hem de Başbakanımıza böyle bir çalışmamızın varlığından söz ettik. Ziraat Bankası olarak çiftçilerimizin Bağ-Kur primlerinden, elektrik ve telefon faturalarından oluşan bir paketi biz kredilendireceğiz. Her ay bu üç kalemin faturasını biz ödeyeceğiz. Uygun bir faiz yürüteceğimiz bu alacağımızı da çiftçiye devletin Ziraat Bankası kanalıyla yaptığı ödemelerden mahsup edeceğiz."
Ziraat Bankası'nın ikinci ürünü ise tarımsal sulamayla ilgili. Ziraat'ın uygulayacağı projede çiftçiler belirlenecek sulama sistemi kuran şirketlere başvuracak. Bankanın teknik elemanlarının gözetiminde ve uygun fiyatla kurulacak sulama sistemleri için bankadan kredi kullanacaklar. Krediyi de beş yıl içinde eşit taksitle geri ödeyecekler. Geri ödeme devletin çiftçiye verdiği prim ve Doğrudan Gelir Desteği'nden yapılacak kesintilerle olacak.

Pancar örneği verdi
Türkiye'nin su fakiri bir ülke haline gelmesinin önlenmesi gerektiğinin altını çizen Çağlar, bunun da yolunun suyu tasarruflu bir şekilde kulanmaktan geçtiğini söyledi. Geliştirdikleri tarımsal sulama kredisini ilk önce Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) ile sınırlandırmayı düşündüklerini belirten Çağlar, daha sonra yaygınlaştırma kararı aldıklarını ifade etti. Çağlar bir dönüm pancarın geleneksel (arklardan su salarak) yöntemle sulanması durumunda 97, yağmurlamaya yöntemiyle 46, damlama yöntemiyle 7, bilgisayar kontrollü damlama yöntemiyle 1 ton su gerektiğini belirtti.

55 bin Bağ-Kur'lu emekli oldu
Ziraat Bankası ve genel müdürü Can Akın çağlar son dönemde gelitirdikleri ilginç ürünlerle dikkat çekiyor. Geçtiğimiz yıllarda Tasarruf Teşvik Fonu kesintisi için yaptığı kredilendirmeyle dikkatleri üzerine çeken Ziraat Bankası son olarak benzer bir ürünü Bağ-Kur'lular için geliştirdi. Türkiye'de yaklaşık 70 bin kişinin prim borcu nedeniyle Bağ-Kur'dan emekli olamadığını tespit ettiklerini belirten Can Akın Çağlar şunları söyledi:
"Bu kişiler hem ekmekli olamıyorlardı, hem de sağlık güvencesinden yoksundular. Biz prim borçlarını ödemeleri için onlara kredi verdik. Kredi borçlarını piyasa rayicinin altında bir faizle beş yıl içinde ödeyecekler. Bağ-Kur maaşlarını da bizden aldıkları için biz bunu kaynakta keseceğiz. Maaşlarının üçte biri kendilerine ödecek, üçte ikisi ise borca mahsuben kesilecek. Böylelikle iki aylık bir sürede 55 bin kişiye 505 milyon YTL kredi kullandırıp emekli olmalarını sağladık. Tasarruf Teşvik Fonu kesintisinde ise 1 milyon 581 bin kişiye 1.6 katrilyon TL'lik ödeme yapmış ve bu sayede kesintilerini bir seferde almalarını sağlamıştık."

BU YILININ İLK ÇEYREĞİNDE TAŞIT KREDİLERİ KULLANIMI %15 ARTTI


Bu yılın ilk 3 aylık döneminde taşıt kredisi kullanımı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15 oranında arttı.


Bu yılın ilk 3 aylık döneminde taşıt kredisi kullanımı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 15 oranında arttı.

Türkiye Bankalar Birliği ve Tüketici Finansmanı Şirketleri Derneği verilerinden yararlanılarak Otomotiv Sanayi Derneği (OSD) tarafından hazırlanan rapora göre, 2006 yılının ilk 3 aylık döneminde 97 bin 55 kişiye taşıt kredisi kullandırıldı.

2005 yılı aynı döneme göre, taşıt kredisi kullanımı yüzde 15 oranında arttı.


2006 yılının ilk 3 aylık döneminde, hafif araç pazarının da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9 oranında artması, kredili satış oranının artmasına neden oldu.

Geçen yılın ilk çeyreğinde kredili satış oranı yüzde 72 iken, bu yıl aynı dönemde bu oran yüzde 76 düzeyinde gerçekleşti.

2006 yılı ilk 3 aylık dönemde 1 milyar 952 milyon YTL taşıt kredisi kullanımı gerçekleşirken, geçen yıl bu rakam 1 milyar 836 milyon YTL olmuştu.

Bu yıl kullanılan kredi değeri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6 oranında arttı.

Seçimler Yaklaştıkça, Bankalar Verileri Tartıyor, Bir Sonraki Hareketleri Hesaplıyor!

Yaklaşan seçimler birçok bankayı beklemeye sevk ediyor. Birçoğu da bu süreyi seçim sonrası muhtemel sonuçları planlayarak harcayacak. Banka direktörleri kapalı kapılar ardında toplanırken, muhtemel gündemde ki bazı son günlerin tartışma temaları şöyle;

1- Faizler; Akbank Murahhas Azası ‘’ Türk faiz oranları gelecek ayki seçimler Avrupa Birliği üyelerinin 3 ‘te 2 sinden daha büyük bir ekonomi de politik denge vaat ettiği için düşebilir’’ Diğerleri bu düşüşün %1’e kadar olabileceğini ve 2008’in başına kadar gerçekleşmeyeceğini düşünüyor.

2- Tüketici Kredileri; Merkez Bankası verileri tüketici kredilerinin son 12 ayda %25 oranında bir büyüme gösterdiğini ve bu büyümenin bir önceki döneme göre üçte bir daha hızlı olduğunu gösterdi.

3- Pazar Payı Faktörleri; Türk Bankacılar Kuruluna göre Akbank Mart ayı sonunda 30.8 billion YTL ($23 billion) kredi ile Türkiye’deki bankalar içerisinde en yüksek kredi veren banka oldu.

4- Kredi Kayıt Bürosu; Kredi Kayıt Bürosu verilerine göre, bireysel kredi referans sistemi kapsamında 77 milyon kredi hesabı bulunurken, toplam kredi riski de 83 milyar YTL, kredi başına ortalama 1,078 YTL, olarak belirlendi. Türkiye Bankalar Birliği bünyesinde faaliyet gösteren Kredi Kayıt Bürosu'nun kredi referans sistemi verilerine göre, 28 milyon açık kredi kartı, 18 milyon kapalı kredi kartı, 14 milyon açık tüketici kredisi, 17 milyon kapalı tüketici kredisi bulunuyor. Bireysel kredi referans sistemi kapsamında geçen 46 milyon sorgulama gerçekleşti. Toplam 27 milyon portföy yönetim ve 19 milyon da yeni başvuru sorgulaması gerçekleşti. Kredi Kayıt Bürosu şu anda 9 ortak ve 21 üyeye sahip. Akbank, Şekerbank, Ziraat Bankası, İş Bankası, Vakıflar Bankası ve Ziraat Bankası kefiller, kredi bilgileri gibi bilgileri birbiriyle paylaşıyor. Gelecekte daha çok bankanın üye olması bekleniyor.

5- Mortgage(Tutsat) İçin Hayat Sigortası; Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği Genel Sekreteri Erhan Tunçay mortgage kredisi kullanacak olanlara hayat sigortası yapılmasının zorunlu tutulmasının, Tüketiciyi Koruma Kanunu’na aykırılık teşkil edeceği için, mümkün olamayacağı yönündeki görüşlere ilişkin "Konut finansmanı (mortgage) sisteminin sağlıklı olarak işleyebilmesi için dünyanın her yerinde çeşitli sigorta uygulamaları bulunmaktadır’’ açıklamasını yaptı. Kanunlarca miras kabulünde krediler kadar borçlarında mirasçıya devredildiğini özellikle vurgulayan Tuncay, kredi alan kişinin vefatı halinde borç bakiyesinin sigortacı tarafından ödeneceğini, böylece kredi alanın arkasında bıraktığı kişilerin mağduriyetle karşılaşmadan konutun sahibi olabileceklerini kaydetti.

6- Mortgage(Tutsat) Pazar Payı Değerlendirmeleri; SPK Sermaye Piyasası Kurulu Türkiye'de 17 milyon konut stoku bulunduğunu, bunlardan 3.8 milyonunun kiraya verildiğini, yani Türkiye nüfusunun yaklaşık yüzde 22'sinin (16 milyon kişi) kirada oturduğunu bildirdi. Nüfus artışı göz önüne alındığında yılda ortalama 250 bine yakın ilave konut ihtiyacı doğduğuna dikkat çeken SPK, kriz yıllarında tutulmuş, geciktirilmiş bir taleple aynı zamanda yapılamamış arz bulunduğunu, 2006 yılında konut kredilerinin 2004'e göre 10 kat artarak 2.6 milyar YTL'den 22.3 milyar YTL'ye çıktığına dikkat çekti. SPK’e göre 17.5 milyon hane halkının yaklaşık 7 milyonunun kredi taksitlerini ödeyebilir durumdadır ve yine SPK'nın tespitlerine göre faiz oranı yüzde 1'e gerilerse rakam 7.9 milyona, yüzde 0.5'in altına gerilemesi durumunda da kredi taksitlerini ödeyebilir hane halkı sayısı yaklaşık 10.5 milyona ulaşacak.

Halkbank, bireysel kredi faiz oranlarında düzenleme

Halk Bankası bireysel krediler faiz oranlarını yeniledi.

Banka, tüketici kredisinde 1-36 ay vadeli %1.64 ve özel tüketici kredisinde 1-48 ay vadeli %1.49 faiz oranı belirledi.

Faiz oranı taşıt kredisinde 1-36 ay vadeli olarak "kaskonun Halkbank aracılığı ile yapılması durumunda" %1.45, "kaskosunun banka aracılığı ile yapılmaması" durumunda ise %1.50 olarak belirlendi. Taşıt kredisinde 0 km için tahsis oranı %80, 2. elde %70 olarak şekillendi.

Öte yandan Sabit Faizli Mortgage Kredisinde faiz oranı 1-120 ay vadeli %1.36 olarak açıklanırken, tahsis oranı %70 olarak bildirildi.

Halkbank'ın diğer kredilere yönelik faiz oranları ise şöyle:

Gülen Emekli Kredisi 1-36 ay %1.46

Gazi Kredisi 1-36 ay %1.46

Sigortalı Tatil Kredisi 1-18 ay %1.69

Mavi Kalem Kredisi 1-36 ay %1.49

Kredi ödemelerine bir mola versek?

Türk Ekonomi Bankası, bankacılık alnındaki yenilikçi ürünü Molalı Kredi’yi başarılı bir reklam filmiyle tüketicilere tanıttı. Bu ürün ihtiyaç kredisi, mortgage ya da taşıt kredisini TEB aracılığı ile kullanan tüketicilere kredi vadesi boyunca her yıl istedikleri 2 ay ödemelerine ara verme imkanı sağlıyor. Böylece kredi vadesi boyunca belirli zamanlarda ödeme sıkıntısı çeken müşteriler kredi ödemelerine mola vererek bir soluklanma fırsatı bulabilecekler. Tüketicilerin kredi kullanımı aşamasında, belirli bir süre kredi ödemesine ara verebilecek olmanın rahatlığı ve güveni içerisinde olmaları alacakları kararı etkilieyecek ve onları bu ürüne yöneltecektir.

TEB ‘den kullanılan;

- YTL veya dövize endeksli

- Eşit taksitli (sabit aylık ödemesi olan krediler için)

- Kredi kullandırım tarihinden ihtibaren en az 6 ay geçmiş

- Ödemeleri düzenli olarak yapılan ihtiyaç, mortgage ve taşıt kredilerinde

Tüketicilere Molalı Kredi hizmetinden faydalanma olanağı sağlanmıştır.

TEB'in ürünlerini incelemek için aşağıdaki linki kullabilirsiniz.

Kuveyt Türk’ te hareketlilik

Kuveyt Türk Katılım Bankası gayrimenkul, araç ve ihtiyaç kredilerinin kar oranlarını indirdi. Hemen hemen tüm ürünlerinde değişiklikler gözlenen bankanın; YTL cinsinden araç kredilerinde 0.06 puanlık, yapancı para üzerinden kullandırılan araç kredilerinde ise 0.05 puanlık bir indirim yaptı.

Gayrimenkul kredilerinin kar oranlarınıda aşağı çeken banka, 120 ay vadeli YTL konut kredisi kar oranını %1.85’ ten %1.55’ e indirdi. Daha kısa vadeli kredilerinde ise %1.49’luk bir oran belirledi. Hem YTL hem de yabancı para cinsinden kullandırılan konut kredisi kar oranlarında dikkate değer indirimler yapıldı.

Diğer ihtiyaç, eğitim, seyahat gibi kredilerin ar oranları ise %2.05’ ten %1.95’e indirildi. Bu kredilerin dövize endeksli kar oranlarında ise yaklaşık 0.05 punalık bir inidirim yapıldı.

Konutta ve otoda büyük kampanyalar

Konut üreten inşaat şirketleri, durgunluğu çeşitli kampanyalarla aşmaya çalışıyor. Bazı firmalar peşinattan bile vazgeçerken, bazılarıysa faizsiz vadeleri 5 yıla kadar çıkardı

1- Evde peşinat kalktı, faizsiz vade 5 yıla dayandı

Konuttaki durgunluğu aşmak için kampanya üstüne kampanya düzenleyen inşaat şirketlerinin bazıları peşinatları yüzde 10’a kadar indirirken, bazıları da hiç peşinatsız satışa başladı. Faizsiz vade süresi de beş yıla kadar uzadı. ABD’den başlayarak dünyayı saran mortgage kaynaklı krizin etkisiyle konut kredisi faizleri yeniden yükselmeye başlayınca, inşaat şirketleri ödeme kolaylıklarıyla satışlarını artırma yolunu açtı.

Senetli satışa dönüldü
Konut kredisi faizleri yüksek seyretmeye devam edince inşaat şirketleri, 2005’ten önce olduğu gibi yine senetli satışa döndü. Konut alıcıları da konut kredisinden daha esnek olan senetli satışa yeniden ilgi göstermeye başladı. Bazı şirketler, fiyata dahil olan beyaz eşya yelpazesini de genişletti. Ankastre fırın ve bulaşık makinesinin yanı sıra buzdolabı ve klima da kampanyaya girdi.

UPHILL COURT BAHÇEŞEHİR Teknik Yapı, Uphill Court Bahçeşehir projesinde, nakit ödemelerde yüzde 14’e kadar indirim yapıyor. Yüzde 50 peşin ödeyenlere 60 aya kadar, yüzde 40 peşinata 48 aya kadar, yüzde 20 peşinata da 36 aya kadar sıfır faiz uygulanıyor.
Anlaşmalı banka kredisi faizleri ise yüzde 0.33 ile yüzde 1.09 arasında değişiyor.

SİNPAŞ Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı, Ottomanors ve Lagün projelerinde peşinatsız 60 ay vade yapıyor. 4, 13 ve 25’inci aylarda ara ödeme şeklinde tahsil edilen peşin satış bedeli, yıllık TÜFE +3 artış oranıyla alınıyor.

DUMANKAYA İnşaat, Trend Ekstra, Konsept İstanbul ve Akdeniz Evleri projelerindeki konutları yüzde 25 peşinatta 12 aya kadar vade farksız satıyor. 36 aya kadar 0.66, 60 aya kadar 0.92, 120 aya kadar da 1.12 vade farkı uygulanıyor.

İDEALİST KENT Hektaş İnşaat, Ümraniye’de inşa ettiği İdealistkent’te, 10 kişilik toplu alımlarda yüzde 10 indirim uyguluyor. 116 ile 199 metrekare arasında değişen ebatlardaki 2+1, 3+1, 4+1 dairelerin fiyatları 224 bin ile 443 bin YTL arasında değişiyor. 368 ile 508 metrekare arasında değişen 4 farklı tip villanın fiyatları ise 800 bin ile 1 milyon 500 bin YTL arasında değişiyor.

İSTHANBUL Han Yapı, İsthanbul projesinde konut fiyatının tamamını peşin ödeyenlere yüzde 10 indirim ayrıca da 5 bin YTL ekstra indirim yapıyor.
Konut kredisiyle alımlarda yüzde 25 peşinata 12 ay vadede sıfır vade farkı uygulanıyor. Ayrıca 60 aya kadar olan vadelerdeki faiz oranı da yüzde 0.99’u geçmiyor.

HELENIUM SUN Başarır İnşaat tarafından Kartal’da inşa edilen Helenium Sun konutları, 24 aya kadar vade farksız fiyatlarla satılıyor.
Bankalarla yapılan özel anlaşmalarla toplam tutarın yüzde 75’i kredilendirilebiliyor. Konut fiyatları 199-325 bin YTL arasında değişiyor.

ELİT YAŞAM KONAKLARI Delmar İnşaat tarafından Kurtköy’de inşa edilen Elit Yaşam Konakları’nda peşim alımlara yüzde 5 indirim uygulanıyor. Anahtar teslimine kadar vade farkı alınmayan Elit Yaşam’da 68 ile 248 metrekare arasında değişen konutlar, 159 bin ile 490 bin YTL arasındaki fiyatlarla satılıyor.

KA GOLF BELEK Kayı Gayrimenkul’ün Belek’te inşa ettiği Ka Golf Belek projesinden 15 Haziran’a kadar apart daire satın alanlara buzdolabı, bulaşık makinesi, çamaşır makinesi ve her odaya klima hediye ediliyor. Ka Golf Belek’te 70 ile 217 metrekare arasındaki konutların fiyatları 82 bin ile 235 bin euro arasında değişiyor.

ROSE MARİN Gül Yapı’nın Mimarsinan’da inşa ettiği Rose Marin projesinde, konutlar 48 aya kadar sıfır faizle satılıyor.

İKEBANA EVLERİ Güneri İnşaat tarafından Yenibosna’da inşa edilen İkebana Evleri projesinden banka kredisiyle yapılan alımlarda ilk taksitler temmuz ayına kadar erteleniyor. Konutun yüzde 45’ini peşin ödeyenlerden ise 36 aya kadar vade farkı alınmıyor. Diğer seçeneklerdeki vade farkları yüzde 0.55 ile yüzde 0.93 arasında değişiyor.

ZEYTİNSUYU TEPESİ EVLERİ Saros İnşaat tarafından Kamiloba’da inşa edilen Zeytinsuyu Tepesi Evleri’ndeki 400 bin YTL olan villa fiyatları 40 bin YTL indirimle 360 bin YTL’ye satılıyor. Mayıs ayı sonuna kadar sürecek kampanyada yüzde 1.23 faiz oranıyla kredi kullandırılıyor.

SARIYER PARK Propa İnşaat tarafından Sarıyer’de inşa edilen projede yüzde 25 paşinat ödenmesi halinde 16 aya kadar vade farksız satış yapılıyor.


2- Bütün markalarda ciddi indirimler var

Dövizdeki dalgalanma nedeniyle fiyat ayarlamaları yapan otomotivciler, kampanyalara da ara vermiyor. 7 bin YTL’yi bulan indirimler, uygun ödeme koşulları ve hediyeler veriyorlar

AUDİ: A3 Sportback 1.4 TFSI modelini 2+2 yıl Full Life garantiyle, ayda 346 Euro’ya sunuyor.

CHEVROLET: Mayıs ayı boyunca Captiva ve Epica modellerini Kasım 2007 fiyatıyla ve 1.150 YTL değerindeki Mio 720 Entegre Kameralı ve Bluetooth’lu Navigasyon sistemiyle satıyor.

CITROEN: Mayıs ayı boyunca tüm modellerinde kampanya indirimi var. Kampanya kapsamında C1’de 500 YTL, C2’de 750, C3 1000 YTL, C4 2 bin 100 YTL, C4 Sedan 5 bin 750 YTL, C4 Picasso 2 bin 500 YTL, Grand C4 Picasso 3 bin YTL, Xsara Picasso ise 2 bin YTL’yi bulan indirimlerle satılıyor.

FIAT: Mayıs ayı boyunca Linea modelinde Fiat Finans’tan 20 bin YTL için 24 ay yüzde 0.99 faizli kredi avantajının yanı sıra anahtar teslimde 3 bin YTL’ye varan nakit indirimi yapıyor. Ayrıca Grande Punto modelinde de aynı şartlardaki kredi imkânının yanı sıra 3 bin 350 YTL’ye varan nakit indirimi uygulanıyor.

FORD: Ay sonuna kadar Ford Transit alanlara klima, Transit Connect Kombi GLX alan parolu kart sahiplerine Türkçe ses kontrollü bluetooth sistemi hediye ediliyor. 15 Mayıs’a kadar da garantisi bitmiş Ford marka araçların periyodik bakım ve mekanik onarımında KDV indirimi uygulanıyor.

HYUNDAI: Binek araç grubunda Accent Era, Matrix, Santa Fe ve Tucson modellerinde, ticari araç grubundaki H-1 ve H100 modellerine mayıs ayına özel 1.000 YTL’ye varan yakıt desteği sunuyor. Ayrıca Santa Fe ve Tucson alanlara araç üstü taşıma aparatı, ön arka tampon koruyucu ve yan basamakları hediye.

KIA: Piyasaya yeni sunduğu modeli Cee’d için özel bir tanıtım fiyatı uyguluyor. Üç ve beş kapılı Hatchback kasa tipiyle satışa çıkan Cee’d, 31 bin 790 YTL’den başlayan fiyatlarla satılıyor. Ayrıca Cerato ve Rio modellerinde peşinatsız kredi imkanı ve 1.250 YTL takas desteği var.

LAND ROVER: Yeni Freelander 2 modeli, 31 Mayıs’a kadar yüzde 0’dan başlayan faizler ve 60 aya varan vade seçeneğiyle sunuluyor.

MITSUBISHI: Colt’un 3 ve 5 kapılı versiyonlarında 1.600 YTL’yi bulan, L200 4x4’lerde 600 YTL’den başlayan indirimler uygulanıyor.

NISSAN: Bu ay Micra ve Note modellerinde 2 bin YTL, Pick Up ve Navara’nın tüm versiyonlarında 4 bin YTL indirim var.

OPEL: Binek ve ticari modellerinde indirimler var. Corsa’nın tüm versiyonlarında 500 YTL, Meriva’da 3 bin 500-4 bin YTL arasında indirimler uygulanırken, Astra Classic’te bu miktar 1.500 YTL, yeni Astra HB’de 2 bin ile 3 bin 500 YTL, Astra Sedan’daysa motor seçeneklerine göre 1.000 ile 3 bin 500 YTL arasında değişiyor. Yeni Zafira’da 1.000 ile 2 bin YTL arasında indirim uygulanırken, Vectra modellerinde bu miktar yine motor seçeneklerine göre 4 bin 500 YTL ile 6 bin YTL arasında. Ayrıca Antara’da 7 bin, Combo’da 5 bin YTL’ye varan indirimler var.


PEUGEOT: Mayıs ayı boyunca 107 modeline 542 YTL, 206 modellerine 941 YTL, 207’ye 1.941 YTL indirim sunuyor. 407 modelindeyse 750 YTL yakıt indirimi uygulanıyor.

RENAULT: Daha önce başlatılan 1 yıl boyunca İSPARK otoparklarından ücretsiz yararlanma imkânı, bu ay da sürüyor. Yeni Clio HB modelindeyse 1.250 YTL’lik kasko indimi, 5 Haziran’a kadar uzatılmış.

SAAB: Mayıs ayı boyunca Saab 9-3 ve 9-5 modellerinde 4.720 Euro, tüm Aero Modellerde ise 5.428 Euro perakende kampanya indirimi yapıyor.

SUBARU: Impreza HB modelini Mayıs ayı boyunca 34 bin 400 YTL’den başlayan fiyatlar ve 2 bin 500 YTL peşin alım indirimiyle sunuyor.

TOYOTA: Corolla, Auris, Yaris modellerinde 2 bin YTL, RAV 4 modelinde 2 bin 500 YTL ve Avensis modelinde de 3 bin 750 YTL’ye varan fiyat avantajları devam ediyor.

VOLKSWAGEN: Doğuş Otomotiv-VW Binek Araç, Jetta modeli için başlattığı kampanya ile aracın 102 HP’lik 1.6 lt benzinli motorlu ve “Primeline” donanımlı versiyonunu 34 bin 800 YTL anahtar teslim satış fiyatıyla sunuyor. Ayrıca Volkswagen’in popüler hafif ticarisi Caddy için düzenlenen özel kampanya ile peşin alımlarda yüzde 7.5 indirim avantajı, kredili alımlardaysa 60 aya varan vadeler mevcut.

“Yılın Bankası” Seçilen Halkbank’a Bir Ödül de Bank of New York’tan

Halkbank, Ekovitrin Dergisi tarafından bu sene yedincisi düzenlenen Ekonominin Oskarları töreninde “Yılın Bankası” ödülünün sahibi oldu. Banka, aynı zamanda Bank of New York Mellon tarafından verilen “STP Kalite Ödülü”ne de üçüncü kez layık görüldü.

“Yılın Bankası” ödülünün sahibi, Ekovitrin Dergisi’nin yaklaşık 10.000 kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği anketin sonuçlarına göre belirlendi. Törende ödülü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün elinden alan Halkbank Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Çelik “Kalite ve dinamizmden ödün vermeden sürdürdüğümüz hizmetimizle 70. kuruluş yıldönümümüzde, Türk halkı tarafından ‘Yılın Bankası’ ödülüyle taçlandırılmaktan şeref duyduk” dedi.

Halkbank, 2007 yılında gönderdiği uluslararası standartlardaki ödeme emirleri ile Bank of New York Mellon’ın “STP Kalite Ödülü”nü almaya da hak kazandı. Büyük miktarda yapılan dolar transferi işlemlerinde yüksek hatasızlık oranına ulaşan Halkbank, 2006 ve 2007 yıllarında da aynı ödüle layık görülmüştü.

Ödül töreninde konuşan Dış İşlemler Operasyonları Daire Başkanı Suat Kepenek, “Halkbank olarak hem müşterilerimizin hem de iş ortaklarımızın hayatını kolaylaştıracak mükemmel hizmeti sunabilmek bizim için çok önemli. Bu hassasiyetimizin ve çabamızın üç yıldır üst üste uluslararası bir ödülle mükâfatlandırılıyor olması bize gurur veriyor. Ödüllerimiz, Halkbank’ın Türk halkını dünya kalitesinde hizmetle buluşturduğunun en önemli kanıtıdır” dedi.

Dünyada 1600 banka ile çalışan Bank of New York, STP (Straight Through Processing - Uçtan Uca Otomasyon) Kalite Ödülü’nü havale hacminin büyük olduğu piyasalarda transferlerdeki hata payının minimuma indirilmesini motive etmek amacıyla veriyor. Para transferi işlemlerindeki hatasızlık oranı dikkate alınarak verilen ödülde hatasızlık yüzdelerinin belirlenmesi ülkeden ülkeye farklılaşıyor. Türkiye için belirlenen hatasızlık oranı ise %95.

Türkiye’de 1986 yılından itibaren kullanılmaya başlanan SWIFT (Society for Worldwide Interbank Financial Telecommunication) sistemi ise 192 ülkeden 7000 banka ve mali kurumun üye olduğu ve para transferi yaparken kullanılan bir sistem.